Labels

About Me

Haberi çeşitli kaynaklardan sorgular ve ziyaretcilerine en doğru haberleri paylaşır.Haberi kaynağına soracaksın... Habersor editoru
tayyip erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tayyip erdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tayyip Erdoğan Irak konusunda Kılıçdaroğluna çatmakla yetindi

| 17 Haziran 2014 Salı |

Erdoğan IŞİD elinde rehine olarak tutulan vatandaşlarımızın nasıl sağ salim kurtulacağına pek fazla değinmezken her zamanki gibi yine CHP'ye yüklenmeyi tercih etti. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu için bataklık benzetmesi yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ırkçılıkla suçladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun sözleri için, "Bu apaçık cehalettir. Ortadoğu'ya, milyonlarca insanın yaşadığı, vatanlarının olduğu bir bölgeye bataklık demek ırkçılıktır, ayrımcılıktır, faşizmin ortaya çıkmasıdır. Zannedersiniz ki CHP'nin genel müdürü Paris'te, Londra'da doğdu. Tunceli'de doğacak, orada büyüyecek, sonra Ortadoğu'ya bataklık diyeceksin. Bu hem ırkçılıktır hem de aslını, özünü inkardır." dedi.

Başbakan Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Grup Toplantısı'nda Irak'ta yaşananlar ve Ortadoğu'ya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, konuşmasının başında, dün vefat eden senarist yazar Ayşe Şasa'yı andı, kendisi için Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, ardından Musul'da yaşanan olaylar etrafında Ortadoğu'ya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, başka bir konuya değinmeden de konuşmasını bitirdi.

Muhalefetin, cumhurbaşkanlığı için aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu'na hiç değinmeyen Erdoğan'ın, bu haftaki konuşması daha önceki haftalara nazaran kısa sürdü. Aynı şekilde grup salonunu dolduran partililerin Erdoğan'a daha önceki haftalara nazaran daha az tezahürat yaptıkları görüldü.


Irak'ta yaşananlarla ilgili, "Bölgemizde bir kez daha çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, doğrudan-dolaylı olarak bu gelişmelerden etkileniyor." diyen Erdoğan, Musul'a, IŞİD adı verilen örgüt tarafından saldırı düzenlendiğini ve kentin örgüt elemanlarının kontrolüne geçtiğini dile getirdi. Türk konsolosluğunda yaşananlara değinen Erdoğan, "Konsolosluktakilere kapıları açma çağrısı yapıldı. Irak Kuvvetleri şehri terk ettiği için can güvenliği bakımından çatışmaya girmemekten başka seçeneği bulunmuyordu. Başkonsolos, ailesi ve personelden oluşan 49 vatandaşımız başka bir yere götürüldüler." diye konuştu.

Dün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türk TIR şoförlerinin başka bir örgüt tarafından alıkonulduğunu söylemişti. Ancak Erdoğan, "Ayrıca o bölgede çalışmakta olan 31 TIR şoförümüz de IŞİD tarafından alıkonuluyor. Çok yoğun bir gayret içerisindeyiz. Dışişleri'nde bir kriz masası oluşturuldu. Gelişmeler an be an kontrol ediliyor." diye ifade etti. 



Keyifler nasıl arkadaşlar yeterince fakirmisiniz?

| 16 Haziran 2014 Pazartesi |



Necmettin Erbakan ile çırağı Tayyip Erdoğan arasındaki fark

| 11 Haziran 2014 Çarşamba |


Necmettin Erbakan ile çırağı Tayyip Erdoğan arasındaki fark

furuldi - furulamadi


Tayyip'i sevmeyi abartmak!

| 10 Haziran 2014 Salı |


Tayyip Erdoğan ekmeği,yemede yanında yat


PKK'lı militanlar askeriye içindeki Türk Bayrağını indirdi.

| 9 Haziran 2014 Pazartesi |

30 Mart seçimlerinde bayrak indirme reklamıyla oy peşinde koşan Tayyip'in, Lice'de indirilen bayrak için ne diyeceği merak konusu oldu.

30 Mart yerel seçimlerinden önce yayınlanan AKP’nin bayraklı reklam filmi çok tepki çekmişti. Reklamda düşen Türk Bayrağı için tüm şehir seferber olmuş insan kulesi yapılıp bayrak son anda kurtarılmıştı. Dün Lice’de yaşanan bayrak indirme akıllara AKP’nin bu reklamını getirdi.

Tayyip Erdoğan buna ne diyecek acaba?

 Terör örgütü üyeleri askeri birliğe girerek Türk bayrağını indirdiler. Askerin bir müdahalede bulunmadığı bayrak indirme olayından sonra Türk bayrağını seçim kampanyasına alet eden Tayyip  Erdoğan’ın vereceği tepki merak konusu oldu.






Tubitak'tan komik montaj raporu!

| 8 Haziran 2014 Pazar |

'TÜBİTAK'ın 'montaj' raporu 'komik''
Uzmanlar, Başbakan Erdoğan'a ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporu hazırlayan TÜBİTAK'ın 'montaj' açıklaması için detaylı analiz raporu istedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan'a ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporu yayınlayarak, kayıtların "montaj" olduğunu açıklayan TÜBİTAK’ın "heceleme raporu" uzmanlar tarafından inandırıcı bulunmadı. Ses mühendisi Demirhan Baylan, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen kayıtlarla ilgili TÜBİTAK’ın detaylı analiz raporu açıklaması gerektiğini söyledi. Erdem Helvacıoğlu ise duygu-tonlama-arka plan bütünlüğüne dikkat çekerek kayıtlara "montaj" demenin mümkün olmadığını ifade etti.

Zaman'da yer alan habere göre, 17 Aralık’tan sonraki süreçte kapsamlı personel görevden almalarının yaşandığı TÜBİTAK’ın, Başbakan Erdoğan ile eski AB Bakanı Egemen Bağış’a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarıyla ilgili tartışmalı raporuna tepkiler sürüyor. Raporda, muhataplarının bile kabul ettiği kayıtların, ‘heceler birleştirilmek suretiyle elde edildiği’ savunulmuştu. Daha önce kayıtlarla ilgili açıklama yapan uzmanlar, raporu inandırıcı bulmadı. TÜBİTAK’ın detaylı bir analiz raporu sunması gerektiğini söyleyen ses mühendisi Demirhan Baylan, raporun “Biz şu teknikleri kullanarak şu frekansta şöyle bir müdahale tespit ettik.” şeklinde netlik taşıması gerektiğini söyledi. Erdem Helvacıoğlu da anlam, duygu ve tonlama bütünlüğü ile arka fon seslerinde süreklilik olan böyle bir kaydı oluşturmanın mümkün olmadığını, tek bir cümle kurmanın bile aylar alacağını belirtti. Alp Turaç ise arka plan sesinin değişmemesinin kaydın gerçekliğinin en büyük ispatı olduğunu dile getirdi. Müzisyen ve ses uzmanı Attila Özdemiroğlu, “Bu rapor değil, söylem. Bilim böyle yapılmaz.” dedi. Sosyal medyada ‘heceleme raporu’ denilerek alay konusu edilen raporla ilgili komedyen Cem Yılmaz’dan ‘farklı farklı yerlerden alınmıştır’ notu eşliğinde ilginç bir gönderme geldi: İ....yi...uy..ku...lar!

UZMAN GÖRÜŞLERİ
Müzisyen Atilla Özdemiroğlu: ‘Heceleme yöntemi’ iddiası komik, çocuk bile inanmaz

“Bu bir rapor değil, söylem. Bilim böyle bir şey yapmaz. TÜBİTAK bir rapor yayınlamadı. Böyle bir rapor olmaz. Bilimsel yöntemlerle hazırlanan bir ses analizinin nasıl yapılacağı bellidir. Kim tarafından hangi yöntemlerle hazırlandığı, hangi referansların, araçların kullanıldığı bellidir. Bir rapora başlarken bunlar belirtilir. Böyle bir rapor yok. Bunları içeren bir rapor yayınlanmalı. Beyan ile rapor olmaz. TÜBİTAK gibi bir kurumun böyle rapor olmayan bir şey yayınlaması komik. Daha önce yayınlanmış 3 rapor vardı. Onlar bilimseldi. Amerika'nın resmi adli raporlarını hazırlayan kurumlardı onlar. Heceleme yöntemi ile böyle bir şeyin yapılması imkansız. Çocuk bile inanmaz. Bu işten az anlayan biri güler.”

Ses Mühendisi Erdem Helvacıoğlu: Duygu ve tonlama bütünlüğü olan böyle bir kayıt yapılamaz
"Anlam, duygu, tonlama bütünlüğü olan ve arka seslerinde süreklilik olan böyle bir kayıt, kelime kelime edit ile yaratılamaz. Hece hece de yapılamaz. Stüdyo kaydında tek bir cümleyi hece hece düzgün bir şekilde oluşturmaya çalışmak bile saatler, günler alabilir ki sonuç da tatmin edici olmayacaktır. Tüm bunların dışında zaten konuşmanın olduğunu  ‘Kriptolu telefonlarımız dinlendi.' diyerek Başbakan'ın kendisi de kabul etti. Bu sadece seçim öncesi meydanlarda kullanılmak için yaratılan bir propaganda malzemesi."

Ses Mühendisi Alp Turaç: Arka plan sesi değişmiyor, en büyük ispat bu
"Bu işi hayatında altı ay yapmış insan bile rahatlıkla anlayabilir ki öyle bir ‘editing' yok orada. Hece hece ya da kelime kelime diye bir şey de yok, zaten arka plan sesi değişmiyor, en büyük ispat bu. Artı, ‘kelime kelime' demek zorundalar bu durumda, konuşurken paralar telaffuz ediliyor. Niye çocuğunla konuşurken 10 milyon Euro desin? Kelime kelime ya da hece hece keserek insanlara bir şeyler söylettirebilirsiniz ama bunun yapılacağını bilerek kayda girildiğinde bile ses, müşteri hizmetleri hatlarında olduğu gibi kesik kesik duyulur. Konuşmayı keserek, bir insanın normal tonlamalarına ulaşılması, kaydın bu hale getirilmesi mümkün değil.”

Ses Mühendisi Demirhan Baylan: TÜBİTAK detaylı analiz raporlarını açıklamalı
“Bu olaylar ilk patlak verdiğinde bunun yapılabileceğine dair bir açık kapı bırakmıştım. Fakat ondan sonra o kadar çok kayıt çıktı ki montajın o düzeyde yapılamayacağına kani oldum. Analiz yapmadan kesin konuşmak istemem, ama o kadar çok kayıt var ki montajın o düzeyde yapılabilmesi, o kadar malzeme bulunabilmesi çok zor, inandırıcı gelmiyor. Elbette ki montaj diye bir teknik var. Bu belirli limitler içinde eldeki malzemenin izin verdiği ölçüde yapılabilecek bir şey. İş bu durumdayken, TÜBİTAK'tan beklediğim benim çok detaylı bir analiz raporu sunmaları, ‘Biz şu şu teknikleri kullanarak işte mili saniyede işte şu frekansta şöyle bir müdahale tespit ettik.' falan gibi çok detaylı bir analiz raporu vermeleri lazım ki insanlar da ikna olsun. Tahmin ediyorum çoğu ses mühendisi bunu bekliyor. Yoksa, ‘Biz test ettik bu montajdır.' demek çok da yeterli olmayacaktır. TÜBİTAK'ın görevi detaylı bir raporla bunu açıklamaktır, eğer varsa..."


"Tayyip Erdoğan Rizede kendi bacılarını dövdürdü."

| 4 Haziran 2014 Çarşamba |

Rize’de HES inşaatına tepki için oturma eylemi yaparken jandarmanın sert müdahalesiyle yaralanan köylülerden Havva Bir Başbakan Erdoğan’a da tepki gösterdi: O Tayyip Erdoğan, kendi bacılarını dövdürdü.

Rize ’nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde yapılan hidroelektrik santrali (HES ) inşaatında dinamit patlatılmasına ve ağaç kesilmesine tepki için oturma eylemi yaparken jandarmanın sert müdahalesiyle yaralanan köylülerden Havva Bir (50), kendilerine hiçbir uyarı yapılmadan coplandıklarını söyledi. Hemşehrisi Başbakan Tayyip Erdoğan’a da tepki gösteren Bir, “O Tayyip Erdoğan, kendi bacılarını dövdürdü.” dedi.

Şimşirli köyünde 31 Mayıs Cumartesi günü meydana gelen olayda, özel bir şirket tarafından HES yapımı için ağaçların kesilmesine ve dinamit patlatılmasına tepki gösteren köy sakinleri, şantiye önünde oturma eylemi başlatmıştı. Eylem sürerken bölgeye gelen jandarma ekipleri, kalabalığa dağılması uyarısında bulundu. Köylüler eylemlerini sürdürünce arbede yaşandı. Jandarmanın oturma eylemi yapan kadınları kalkanlarla ittirmesi, olayları daha da büyüttü. Jandarmanın müdahalesi sonucu 5’i kadın 15 kişi çeşitli yerlerinden hafif şekilde yaralandı. Olay sonrası gözaltına alınan 6 kişi ifadeleri alınıp serbest bırakıldı.

Olayda cop darbesiyle bacağından yaralanan Havva Bir, jandarmanın önceden hiçbir uyarı yapmadan bir rütbeli askerin talimatı ile kendilerine saldırdığını iddia etti. Yaşları 50 ile 70 arasında değişen kadınlar olarak karayolunda beklediklerini anlatan Bir şöyle devam etti: “Orada otururken geldiler, komutan ‘saldırın’ dedi ve bize saldırdılar. Kadınlarımıza, annelerimize, bacılarımıza sert müdahale ettiler. ‘Yapmayın’ dememize rağmen bizi dinlemediler. Kalkanları ile topladılar bizi dereye dökecek şekilde copladılar. Birçok kadını yaraladılar. Bizim tek amacımız suyumuzu, köyümüzü korumak. Başka bir amacımız yok. Bundan sonra ne jandarmaya güvenirim ne de polise. Çünkü biz bunu hak etmedik. Yolu kapattılar, ‘medyanın haberi olmasın’ dediler. Kadınları orada copladılar. Bu devlet onların devletiyse, bizim neyimiz? Biz sopa yemeyi hak etmedik. O Tayyip Erdoğan kendi bacılarını dövdürdü. Onun annesi, bacısı yok mu?”


Tayyip Erdoğan'ı üzen seçim tablosu.

| 2 Haziran 2014 Pazartesi |

30 Mart seçimlerinde usulsüzlükler tespit edildiği için seçimlerin iptal edildiği yerlerde yenileme seçimleri yapıldı. Ağrı ve Yalova merkezin yanı sıra, 12 seçim çevresinde belediye başkanlığı için oy kullanıldı.

30 Mart yerel seçimlerinin ardından dün 14 seçim çevresinde belediye başkanlığı, üç seçim çevresinde belediye meclis üyeliği ve iki seçim çevresinde il genel meclis üyeliği için seçmenler sandık başına gitti. Seçimin iptal edildiği ve yenilendiği yerlerde 30 Mart seçimlerine benzer bir tablo yaşandı.

 Yalova’da CHP adayı Vefa Salman, Ağrı’da BDP adayı Sırrı Sakık seçimleri kazandı. Her iki ilde de seçimleri kazanan adaylar, 30 Mart’taki sonuçlara oranla Ak Parti ile aradaki farkı açarak ipi göğüsledi. 14 yerde yapılan seçimlerde Ak Parti 5, CHP 3, MHP 3, BDP 2 ve Saadet Partisi bir seçim çevresinde ipi göğüslemiş oldu ancak Ak Parti adayları seçimin yenilendiği iki kentte de galip gelemeyerek Başbakan Erdoğan’ı üzdü.


Erdoğan merkeze yüklendi dolar yükseldi.

| 31 Mayıs 2014 Cumartesi |


Erdoğan yüklendi, dolar yükseldi

Başbakan Tayyip Erdoğan , AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada, “ Merkez Bankası ‘nda vakti dolunca biz gereğini yaparız. Yarım puanlık faiz indirimi milletle dalga geçmektir, alınacak kararların ciddi olması lazım…” diye konuştu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TCMB’ye yönelik eleştirilerinin ardından Dolar/TL paritesinde sert bir hareket yaşandı. Sabah saatlerinde 2.070 seviyesinde olan parite önce 2.0980’e oradan da saat 13.45 itibarıyla 2.1057′e kadar yükseldi.


"Sakın ha Twitter'in esiri olmayın!"

| |

Sözcü gazetesinin haberine göre Recep Tayyip Erdoğan “Fetih Ruhu, Fatih ve Gençlik” konulu kompozisyon yarışması ödül töreninde flaş açıklamalar yaptı, facebook, twitter ve internet kullanımı konularına da değindi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Fetih Ruhu, Fatih ve Gençlik” konulu yarışmanın ödül töreninde konuşuyor
İşte Başbkan Erdoğan’ın konuşmasından satırnbaşları:

- Kareşlerim bizim kadim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir. Medeniyetimizin fikir mimarlarını, kalemleri lütfen okuyun.

- Tıpkı ecdadımız gibi sizlerin de tasavvur alemi çok ama çok güçlü olmalı. Farklı olandan asla korkmayın. Unutmayın inancına güvenen inanç hürriyetinde korkmaz.

- Düşüncesine güvenen düşünce hürriyetinden korkmaz.

OSMANLI’NIN ÖZGÜRLÜĞÜNE HASRETİZ

- Osmanlı’nın tanımış olduğu özgürlüğe hasretiz o özgürlük yok

- Ne kadar birikimli ne kadar donanımlı gençler olursanız şiddet kendisine yaşam hakkı bulamyacaktır Fikrin bittiğİ yerde şiddet başlar. İşte bu geziciler var ya geziciler. Onlar fikri olmayanlardır. Düşüncesi olmayanlardır. Onlar dikili bir ağacı olmayanlardır. İşte siz öyle bir gençlik olmayacaksınız.

- Siz kalemle bilgisayarla konuşacaksınız. Tarihinizden kültürünüzden aldığınız güçle konuşacaksınız.

- Ailesinden iyi bir eğitim almayan öyle nesiller var ki ne yazık ki kandırılmaya çok müsait oldular.

ONLARIN ÇOCUKLARI ABD’DE İNGİLTEREDE, KENDİ ÇOCUKLARI DAĞA KAÇIRILIYOR

- 23 nisan’da yavrular dağa kaçırıldı.

- Sizin yavrularınız yıurtdışında okuyor bizimkileri dağa kaçırıyorlar diyorlardı. Çok anlamlı. Kendi çocukları Amerika’da İngiltere’de. Onların çocukları dağa kaçırılıyor.

- İşte cemaat görüntüsü altında kan emici istismar gruplarına açık oldular. Terör örgütleri, istismar örgütleri, madden ve manen zayıf gençleri ele geçirmek isterler.

- 1 yıl önce bunun provasını istanbul’da yaptılar. Büyük Türkiye’yi durdurmak için gençleri kullandılar.

- Çözüm sürecini sabote etmek için gençleri kullandılar.

- Kadıköy’ün duvarlarında ne yazmışlar? “Zulüm 1453’te başladı”

- Bunu yazan köksüz ve hain bir zihniyetin karanlık hedefleri için kullanılan gençlerdi.

- O gençlere Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını bile yaktırdılar.

‘ESMA’MIZI BÖYLE ŞEHİT ETTİLER

- Gençlerin üzerinden ülkeye tuzak kurdular. Mısır’da da gençleri kullandılar. İşte Esma’mızı böyle şehit ettiler.

- Türkiye’de bunu yapamayacaklar 1453′e sahip çıkan bir gençlik var. Türkiye’de 107112e sahip çıkan bir gençlik var. Fetih ruhuna, Fathi Sultan Mehmet’e sahip çıkan bir genlik var.

- İşte o gençliğin tahammülü 1 yıl önce o tuzağı bozdu. Türkiye’ye yeni ölümler yeni acılar yaşatma heveslileri yineortaya çıkıyorlar.

ARTİST GÖRÜNÜMÜNDE MÜSVEDDELER

- Artist görünümünde sanatçı görünümüde bir takkım müsveddeler isyan çağrıları yapıyorlar.

- Bu gençlik bayrağının tekrar yakılmasına asla izin vermeycek.

- Bu gençlik bu alçakça saldırılara izin vermeyecek. Ama bu gençlik onlar gibi sokağa ıkmayacak. eline taş sopa molotof ve silah almayacak.


Tayyip Erdoğan'ın çocukları asgari ücret ile çalışıyorlarmış!

"Çocuklar Asgari ücretle çalışıyorlarmış yardım kampanyası mı açsan ne?"

Sözcü gazetesinin haberine göre Kızılhackerler olarak bilinen Redhack'in Başbakan Erdoğan'ın çocukları ile ilgili yayınladığı bilgiler çok konuşulacak türden.

Erdoğan’ın 3 çocuğu da asgari ücret ile çalıştığını ifade eden Redhack, SGK’ya kayıtlı maaş bilgilerini paylaştı.

Redhack’in paylaştığı bilgilerde; Başbakan Erdoğan kızı Sümeyya Erdoğan ve 17 ve 25 Aralık soruşturmalarında adı gündemden düşmeyen Bilal Erdoğan’ın 1021 TL maaş aldığı görülüyor.

SOMA MADENCİLERİNDEN AZ KAZANIYORLAR

Erdoğan’ın gemicik sahibi olan oğlu Burak Erdoğan’ın maaşı ise 1071 TL olduğu görülüyor. Redhack, Burak Erdoğan ile ilgili maaş dökümünü, “Soma Madenlerinde Öldürülen İşçilerden az kazanıyormuş!!!” notuyla paylaştı.



Faiz Başbakan ile bakanların arasını açtı.

| 29 Mayıs 2014 Perşembe |

Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay, yurttaşların Başbakan Erdoğan'ın daha da otoriterleşmesinden kaygı duyduğunu dile getirdiği yazısında, karamsar olmadığını belirtti. Alpay, AK Parti içinde büyük bir huzursuzluk yaşandığını iddia etti.

'TÜRKİYE O KADAR İLKEL DEĞİL'

Alpay, "Türkiye’nin Erdoğan ve kliğinin sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığını, Erdoğan’ın gönlünde yatan türden bir rejimi sineye çekemeyecek kadar gelişmiş bir ülke olduğunu, olumsuz gidişe sonunda AKP’nin bile katlanamayacağını" yazdı.

Şahin Alpay'ın 'Yenilmeye mahkûm otokrat' başlıklı yazsının ilgili kısmı şöyle:

Yurttaşların artan bir bölümü ise, Erdoğan’ın başında olduğu hükümetin Türkiye’yi sürüklediği kutuplaşma ve kargaşadan derin kaygı duyuyor. Bunlar arasında yayılan bir endişe ise, bu gidişe dur demenin mümkün olamayacağı. Bu yurttaşlar Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilip Çankaya’dan partinin ve hükümetin denetimini elinde tutacağından, gelecek yaz yapılacak genel seçimleri de kazanıp anayasayı değiştireceğinden, Rusya benzeri bir otoriter rejimi yerleştirip en az on yıl daha Türkiye’ye hükmedeceğinden kaygı duyuyor.

AKP'DEKİ HUZURSUZLUK BUZDAĞININ GÖRÜNEN UCU

Ben ise hayli zamandır gerek yazılı, gerek sözlü yorumlarımda, karamsarlığa mahal olmadığını, Türkiye’nin Erdoğan ve kliğinin sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığını, Erdoğan’ın gönlünde yatan türden bir rejimi sineye çekemeyecek kadar gelişmiş bir ülke olduğunu, olumsuz gidişe sonunda AKP’nin bile katlanamayacağını savunuyorum. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili çıkışları, AKP’deki huzursuzluk buzdağının sadece görünen ucu.


Tayyip gider Ak Parti biter!

| |

Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e çıkması halinde partinin başına kimin geçeceği tartışılırken geçmişte yaşanan benzer hadiseler endişe yaratıyor.

30 Mart erel seçimleri öncesi Ak Parti'de Başbakan Erdoğan'ın aday olup olmayacağı belirsizliğini korumaya devam ediyor. Başkent kulislerinde farklı iddialar gündeme gelse de parti kanadından bu konuyla ilgili yapılmış net bir açıklama yok. Anap'ın başına gelenler ve Demirel'in Tansu Çiller modelinin başarısız olması AK Partilileri kara kara düşündürüyor.

KARŞI ÇIKAN DA VAR DESTEKLEYEN DE

Parti içerisinde Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasını isteyenler kadar, buna karşı çıkanlar da var. Bazı isimler bunu açık açık dile getirmese de Erdoğan'ın Köşk'e çıkması halinde partinin dağılacağını düşünüyor. 4 dönemdir Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Melih Gökçek de dün yaptığı açıklamada "Bizim gönlümüzden geçen Başbakan'ın Köşk için bir dönem daha beklemesi yönünde" diyerek parti içindeki görüşleri dışa vurdu.

AK PARTİ, Anap GİBİ OLUR MU?

AK Parti’nin akıbetinin de Turgut Özal sonrası Anap gibi olması, Erdoğan sonrası gerileme devrine girmesi endişesi parti kademelerinde yayılırken Abdullah Gül konusundaki belirsizlik de devam ediyor. Cumhurbaşkanı Gül'ün "Ben yokum, bugünkü koşullarda. Ben emanetçi başbakan, parti başkanı olmam" sözlerinin ardından Başbakan Erdoğan da farklı alternatifleri gündemine aldı. Erdoğan için Cumhurbaşkanı olarak hem hükümeti hem partiyi fiilen idareye devam etmek istediği iddiaları da dillendirilmeye başlandı.

DEMİREL TAKTİĞİ İŞE YARAR MI?

Erdoğan'ın Köşk'e Cumhurbaşkanı Gül'ün de Başbakanlık koltuğuna oturması durumunda bir başka senaryo daha gündeme geliyor. 1993 yılı yazında Başbakanlık koltuğuna oturan Süleyman Demirel daha sonra koltuğunu Tansu Çiller'e bırakarak Köşk'ün yolunu tutmuştu. Bu andan itibaren yavaş yavaş gücünü yitirmeye başlayan DYP zamanla unutulup gitti.


Erdoğan'a çağrı "Hadi gel Kandil'e gidelim."

| 28 Mayıs 2014 Çarşamba |

Başbakan Erdoğan'a çağrı: "Kandil'e gidelim, Mekap'ların bizden"

HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak, "BDP, HDP ve AKP, hodri meydan beraber Kandil'e gidelim. Başbakan'ın Mekap'larını da biz alalım. Gidelim sadece o çocukları değil dağdaki bütün çocukları getirelim. Var mısınız?" dedi.

HDP Şırnak Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, Van Milletvekili Kemal Aktaş, Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım ile Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan, hasta tutuklularla ilgili Meclis'te ortak basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı okuyan Sarıyıldız, durumları her geçen gün kritik bir safhaya ulaşan 236'sı ağır 642 hasta tutuklu ve hükümlü konusunda hükümetin "adeta kış uykusuna yattığını" öne sürdü.

Cezaevlerinde hasta tutuklulara karşı "işkence suçu işlendiğini" savunan Sarıyıldız, "Hükümet eğer hasta tutsaklara zulüm etmekten zevk alıyorsa bunun adı siyasi sadistliktir. Hükümeti, hasta bedenler üzerinden intikam alma politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz" diye konuştu.

Hasta tutukluların serbest bırakılmasını isteyen Sarıyıldız, "Vicdanlara sesleniyoruz: Bedenleri cezaevlerinde eriyen hasta tutsakları ölümü, insanlığın ölümüdür" dedi.

Hiçbir çocuğun, insanın dağda, buradaki koşullardan farklı yaşamasını, ailesinden kopmasını arzulamadıklarını belirten Aktaş, "Ancak ortada da bir realite var. PKK'nın yaptığı açıklamalar var. Tek yönlü değerlendirirsek doğru olmaz. Şu anda BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ailelerle görüşmeler yapıyor, aileler boş bırakılmış, tek başına bırakılmış değil. Sorundur, ilgilenilecek ama bu sorunu biraz bütünlüklü olarak ele almazsak, palyatif olarak ele alırsak çözümcü bir yaklaşım olmaz" ifadelerini kullandı.

"Mekap'lar da bizden"

HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak da aynı konuya ilişkin şunları söyledi:

"Çocuklar elbette bir yaz kampına gitmiyor, bir savaş alanı ve savaş alanı çocuklar göre değildir. Bunu en çok söyleyen, talep eden, bunu siyasetini yürüten ve bu konuda en çok acı çeken biziz, Kürt çocukları. O çocukların gitmesi en çok bizi etkiliyor. Başbakan 'HDP ve BDP gitsin çocukları alsın, adresi biliyorlar' diyor. AKP bizden daha iyi biliyor o adresleri, biliyor nerede olduklarını. Tamam, BDP, HDP ve AKP, hodri meydan beraber gidelim. Gidelim sadece o çocukları değil dağdaki bütün çocukları getirelim. Var mısınız? B ve C planı ateşe benzin dökmezse bunun altında herkes kalır, bütün bu ülkenin çocukları yanar ve bunun vebalini Başbakan'ın kendisi taşır. Gelin su götürelim ve bu yangını söndürelim. Kandil'e gidelim, Mekap'lar da bizden. Başbakan'ın Mekap'larını da biz alalım. Birlikte gidelim, sadece bu çocukları değil bütün ailelerin, 30 yıldır, 20 yıldır, 15 yıldır çocuklarını göndermiş ailelerin de yüreğine su serpelim. Gelsinler bu çocuklar, insanlar, burada siyaset yapsın. O çocukların anne babaları bizden bunu soruyor; 'Bir demokratik çözüm süreci başlayacaksa başlasın, bitirilsin ve artık çocuklarımız geri dönsün' diyorlar. Müzakere yasasını çıkarın, düzenlemeleri yapın, hukuksal süreci başlatın, hep birlikte gidelim o dağlarda kamp kuralım ve 'bütün çocukları almadan gelmiyoruz' diyelim, var mısınız?"


Kemal Kılıçdaroğlu: "Bi git be adam"

| |

Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “Senin defolup gitmen lazım” dedi.

KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN'A "SENİN DEFOLUP GİTMEN LAZIM"

Partisinin grup toplantısında konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Tayyip Erdoğan’a sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu Erdoğan için “3 gün sussa Türkiye’de huzur olur. Her gün konuşuyor her gün kavga. Sürekli bir gerginlik ortamı yaratılıyor ve belli siyasi partiler bunlardan beslenmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.

 CHP lideri Kılıçdaroğlu “Toplumu bölüyor, renklere tahammül edemiyor. Senin defolup gitmen lazım” ifadelerini kullandı. Okmeydanı’nda yaşananlara da değinen Kemal Kılıçdaroğlu “Yüzü maskeli elinde silah olayları çıkaranlar kimse bunları çıkarsınlar. Gezi olaylarında TOMA’ya Molotof atan polisleri gördük. Hükümetin bir an önce bunu çıkarması lazım” dedi.

​Huzur istiyoruz ama huzurlum bir Türkiye yok. Bu kötü günler arasında bize bir armağan hediye edildi. Nuri Bilge Ceylan Cannes’da Altın Palmiye aldı. Onunla gurur duyuyoruz. Onun filmlerinin her karesi bir sanat eseri gibidir. İzlerken duygulanırsınız. Fazla konuşma yoktur ama kendinizi filmin içinde hissedersiniz. O bir sinema bilgesidir. Tekrar yürekten kutluyorum bize armağan ettiği ödül için.

Taşeron işçiliğin kaldırılmasını isteyen tek parti CHP’dir. Taşeron işçilik döneminin bitmesi lazım. Defalarca bütün mitinglerde bunu dile getirdim. TBMM binası dahil bütün kamu kurumlarında taşeron işçi çalıştırılıyor. Sendikalara sesleniyorum. Taşeronluğa karşıysanız adresiniz CHP’dir. Taşeronluğu Türkiye’ye bela eden bu düzeni savunacak mısınız savunmayacak mısınız? Soma eylem yapan bütün işçi kardeşlerimizi yürekten kutluyorum. Sizin emeğinizi satan sendikacılara sakın güvenmeyin. Her zaman sizin yanınızda olacağız.

İKİ MİLYON TAŞERON İŞÇİYE SESLENİYORUM

Ama hala gidip de sizin emeğinizi sömüren, örgütlenmenize engel olan bir siyasal partiye destek verirseniz başınıza daha çok şey gelecek. Hep beraber ağlayacağız ama ağlamak çözüm değil. Çözümü beraber üreteceğiz. AB’de, ABD’de, Japonya’da hangi haklar varsa Türkiye’de de o haklar olsun diyoruz biz. 2 milyon taşeron işçiye tekrar sesleniyorum. Kimse kusura bakmasın. Sizin yeriniz, sizin ocağınız CHP’dir. Siz halktan birisiniz. Sizin haklarınızı arıyoruz. Ne arıyorsunuz sağda solda. Umut mu bekliyorsunuz. Onlardan size umut yok. onların kendisi köşeyi dönmeyi istiyor.

Ölen kardeşlerinizin mücadelesini yapmak zorundasınız. Onlar da işçiydi siz de işçisiniz. Onlar da çalışıyorsunuz siz de çalışıyorsunuz ama emeğinizi sömürtmeden. Yeriniz artık bellidir. Geleceksizin. eliniz mahkum. Ya sömürülmeye katlanacaksınız ya da ben de emeğimin hakkını almak istiyorum diyeceksiniz.
Türkiye riskli bir sürecin içine girdi. Gerginlik yaşanıyor ülkede. Kullanılan dil gerginliği besliyor. Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur ama biz tekerlek kırılmadan önce yol gösteriyoruz. Siyasetçinin sorumluluğu aydınlardan biraz daha fazladır. Çünkü temsil yetkimiz var. Halktan oy almışız. Kendisi sorun olan iktidara karşı çözüm üretmeliyiz.

“ÜÇ GÜN SUSSA ÜLKEDE HUZUR OLUR”

Emin olun 3 gün sussa Türkiye’de huzur olur. Her gün konuşuyor her gün kavga. Sürekli bir gerginlik ortamı yaratılıyor ve belli siyasi partiler bunlardan beslenmeye çalışıyor. Biz muhalefete görevimizi yapıyoruz. Hükümet ülkeyi akılla yönetmeli öfkeyle değil. Kendisiyle kavga eden bir siyasal anlayış olabilir mi?

“GERGİNLİK OLMASIN DİYE BAZI HATALARI GÖRMÜYORUZ”

Toplumda kutuplaşma gerginlik omasın diye çok hassas davranıyoruz. Bazı hataları toplumda fazla kutuplaşma olmasın diye görmüyoruz. Soma olaylarında Gezi olaylarında toplumda kutuplaşma olmasın diye çok hassas davrandık.
Biber gazını copları bizim milletvekillerimiz yedi. Neden? Vatandaşın çocuğu dövülmesin biber gazı yemesin diye. Yanlış mı yapıyoruz biz acaba.

Yüzü maskeli elinde silah olayları çıkaranlar kimse bunlar bunları çıkarsınlar. Biz bunlara karşıyız. Her zaman söyledim yine söylüyorum. O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA’ya Molotof atan polisleri gördük. Şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler. Hükümetin bir an önce bunu çıkarması lazım.
Ben 68 kuşağındanım. Hep ülkemin bağımsızlığını savundum, huzuru savundum. 1960 ihtilali sonrası üç siyasetçiyi darağacına gönderdik. o dönem belki birileri alkışladı ama bugün siyasetçilerin idam edilmesinin ne kadar yanlış olduğunu hepimiz görüyoruz.

Daha sonra üç gencimizi idame gönderdik. Neden? İntikam hırsıyla.
Biz yaşananlardan ders çıkarmak zorundayız. Uygar dünya yaşadığı acıları bir toplumsal kazanıma dönüştürdü.
Biz tarihten ders almadık. O acıları toplumsal kazanıma dönüştüremedik. birileri geldi bizi geçti biz toplumu ayrıştırarak yeni fay hatları yaratarak toplumu bölüyoruz.
Bugün cumhuriyet tarihinin en büyük kırılmasıyla karşı karşıyayız. Toplum ayrışmış durumda. Ayrıştıran bölen halkı kullanan halkı kendisine köle haline getiren siyasetçiler.

Eğer siz karşınızdaki insanı insan yerine koyup onun derdini acısını bilirseniz, acısını paylaşabilirseniz toplumsal kazanım yakalarsanız. Ama onu ötekileştirirseniz yakalayamazsanız. Siz düşünebiliyor musunuz empati kuramayan bir siyasetçi? Onu oy makinesi olarak gören bir siyasetçi. Onun sorunlarına çözüm üreten değil. Türkiye onları aşmak zorundadır.. Yeni bir Türkiye’yi yaratacağız. Farklılıklarımız var mı elbette var. Ama onları zenginlik olarak göreceğiz. Eğer siz birisini ötekileştirirseniz, yaptığınız tüm haksızlıkları meşrulaştırmış olursunuz.
İnanç açısından, mezhep açısından ötekileştirir ve ondan sonra söyleyeceklerine meşruluk kazandırmaya çalışır. Bakın tarihe. Biz bunlardan ders çıkardık mı? Hayır ders çıkarmadık. Her seferinde başa dönüyoruz. Biz kalkınamıyoruz, büyüyemiyoruz.

Kendi iç sorunlarıyla sürekli kavga eden bir siyaset anlayışını bir tarafa bırakmak zorundayız. Bizde güzel bir laf var “Susma sustukça sıra sana gelecek” işçilerimizin söylediği.
Sadece sizin sorunlarınızı değil Türkiye’deki bütün işçilerin sorunlarını çözmeye talibiz. Emeklinin sorunu, çiftçinin sorunu, işçinin sorunu, ev hanımlarının sorunu hepsini çözmeye kararlıyız.
Ama bu slogan ne zaman atılıyor? Sıra onlara geldiği zaman atılıyor. Oysa bizim inancımızda haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır deniyor. Haksızlıklara karşı susmayacaksın.

“BU SENDİKA DÜZENİNİ, SENDİKA AĞALIĞINI YIKACAĞIZ”

Ben isterdim ki TEKEL işçileri Kızılay’da dövüldüğü zaman Türkiye’nin bütün işçileri Ankara’da olsun. ben isterdim ki Soma’da 301 işçi hayatını kaybederken bütün sendikalar orada olsun. Ama bunlar olmuyor. İşçi kardeşim size sözüm var, bu sendika düzenini, sendika ağalığını yıkacağız ve onlardan da hesap soracağız.
Ayrışmadan söz ettik, kamplaşmadan söz ettik. Siz kamplaştırırsanız renkleri yok edersiniz. Bir siyah kalır bir beyaz kalır. Oysa güneş bile yedi renkli. Neden politikacı sert bir dil kullanıyor? Neden umut vaat etmiyoruz. Neden hep kavga ediyoruz. Neden ağzını açtığı zaman tepeden tırnağa hakaretlerle bu insanı maruz kalıyor. Bakın 301 işçi hayatını kaybetti. Ben de Soma’ya gittim. Bir kadıncağız bize sitemini yaptı. Yanımdakine de bu kadıncağız haklı dedim.

“ÖRNEK VERDİĞİ TARİHTE DAHA AMPUL İCAT EDİLMEMİŞTİ”

Sonra bir de bu ülkenin başbakanlık koltuğunda oturan zatta gitti. Evet gitmesi gerekir. Gayet güzel, bakın 301 kişi hayatını kaybetmiş. Yaş ortalaması 10 olan 432 çocuk yetim kalmış. Eşler yok, evlatlar yok. Büyük acı yaşanıyor. Bu gidiyor, sanki miting meydanı gibi kürsüyü koyuyor, başlıyor konuşmaya. Doğal bir ölüm kabul ediyor. Madenciliğin fıtratında doğasında böyle ölümler var diyor ve 1870’in 60’ın İngiltere’sinden örnek veriyor. 1860’da Abdülmecit tahtta ve ampul icat edilmemiş. Sen nasıl bu örneği verirsin. Bundan sonra Soma ayağa kalıyor. Herkes itiraz ediyor, yuh çekiyor. Efelenerek vatandaşın üzerine yürüyor. Yuh çekersen tokadı yersin diyor.

“SENİ TOKATLAYAN ADAMIN HALA ARKASINDAYSAN ORAYA BEN ÜÇ NOKTA KOYUYORUM”

“Yahudi dölü” diye ona hakaret ediyor. Sonra 4 bin polisle gidiyor ve de markete sığınmak zorunda kalıyor. Sonra marketteki bir vatandaşı da tokatlıyor. İlk kez bizim tarihimizde, bir ülkenin başbakanı kendi vatandaşını tokatlıyor. Bu ülkenin insanlarının 76 milyonun vicdanına sesleniyorum. Seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan oraya ben üç nokta koyuyorum. Kimse kusura bakmasın.
Böyle bir şey olabilir mi? Bu şu demek, gidiyorsunuz cenaze evine başsağlığı dilemeye. Cenaze sahibine hakaret ediyorsunuz, bir de dövüyorsunuz. Biz oraya acıları paylaşmak için gittik. Onlar itiraz eder elbette eder. Düne kadar kim dinledi onları? Adam yerine bile koymadılar. Gideceksiniz çalışacaksınız dediler.


Çatı adayı Erdoğan'ı üzecek.

| |

"ÇATI ADAY" ERDOĞAN'A İLK MAĞLUBİYETİNİ TATTIRACAK

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan'ın 'Çatı aday' konusuyla ilgili yaptığı "Aslında Pensilvanya'daki zat uyuyor ama onun da üniversite diploması yok" sözlerine tepki gösterdi.'

Hamzaçebi, "O otursun kendisine baksın. Kendisi Cumhurbaşkanı olamayacaktır. Olmanın hesaplarını yapıyor, müzakerelerini yapıyor, ittifaklar arıyor. Ama Recep Tayyip Erdoğan ilk büyük yenilgisini bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde alacaktır" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hamzaçebi, 'Çatı aday' konusunu değerlendirdi. Hamzaçebi, "Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi adayı olarak da bakmamak gerekir buna. Bu aday başka bir partiden de olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partili bir adayı tarif etmiyoruz. Böyle bir tarifimiz yok. Milliyetçi Hareket Partisiyle buluştuğumuz çok temel bir nokta var; Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmamalıdır" dedi.

Hamzaçebi, "Cumhurbaşkanı bütün toplumun birliğini temsil eden bir kişidir, bir partinin adayı değildir" diyerek, şöyle devam etti:

"Şüphesiz bir partiye mensup olabilir ama seçildiği andan itibaren Cumhurbaşkanı Anayasamıza göre tarafsız olmak zorundadır. Biz tarafsız cumhurbaşkanını tarif etmeye çalışıyoruz. Seçildiği anda partisiyle bir bağı varsa bu kesilecek ve toplumu temsil edecek. Çatı direkler, sütunlar üzerine yükselir. Direklerden herhangi biri olmaz veya eksik olursa sadece bir partinin oyuyla seçilip de ve o partiyi temsil eden bir kişi olarak hareket ederse bunun adı cumhurbaşkanı olmaz, partili bir cumhurbaşkanı olur, bu çatıda ayakta kalmaz çöker. Dolayısıyla aday bu şekilde olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi adayı olarak da bakmamak gerekir buna. Bu aday başka bir partiden de olabilir. Cumhuriyet halk Partili ve Milliyetçi Hareket partili bir adayı tarif etmiyoruz. Böyle bir tarifimiz yok. Milliyetçi Hareket Partisiyle buluştuğumuz çok temel bir nokta var Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır. Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğu Bir Türkiye, özgürlüklerden uzaklaşmış, insan hak ve özgürlüklerini kilitlemiş, bunların önüne engel koymuş tutsak bir Türkiye demektir. Bu kadar yolsuzluğa, şaibeye bulaşmış bir kişi Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı makamına layık değildir."

'MHP İLE ÖNEMLİ OLAN İLKELERDE MUTABIK KALMAK'

"MHP ile bir temas başladı mı?" sorusuna Hamzaçebi, "Temas, bir şekilde olur. Önemli Olan ilkelerde mutabık kalmak" diye cevapladı.

Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan'ın 'Çatı aday' öneriyle ilgili yaptığı "Aslında Pensilvanya'daki zat uyuyor ama onun da üniversite diploması yok" sözlerinin hatırlatılması üzerine ise şöyle konuştu:

"Kendisi mi düşünüyordu acaba, herhalde espri yapmıştır. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. O otursun kendisine baksın. Kendisi Cumhurbaşkanı olamayacaktır. Olmanın hesaplarını yapıyor, müzakerelerini yapıyor, ittifaklar arıyor. Ama Recep Tayyip Erdoğan ilk büyük yenilgisini bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde alacaktır. Ben buna inanıyorum."

Başbakan Erdoğan'ın 'Cadı avı' açıklamasına yönelik Hamzaçebi, "Amerika'da bir dönem 50'li yıllarda McCarthy dönemi vardı. O döneme benziyor. Yapsın bakalım. Türkiye hukuk devletidir. Bugün hukuku, egemenliği gücü altına almaya çalışan bir Tayyip Erdoğan vardır. Ama Türkiye'de hukuku milleti teslim alamayacaktır. Bu o kadar kolay değildir. Hukuk vardır. Kanunlarla kamu görevlilerinin görevlerine son verebilir, bunları yapıyor HSYK'da yaptı, başka kurumlarda yaptı. Bunların döneceği yerler vardır. En son milletten dönecektir. Sanmasın ki Bu yüzde 43 oy, onun antidemokratik otoriter uygulamalarına destektir. Hayır, hala 43 oyu yanlış yorumlayan bir Başbakan vardır."


Utanmazlığın resmini yapabilir misin Abidin?

| |

Erdoğan, dünkü grup konuşmasında birçok ismi ve Alevi yurttaşları hedef aldı. Hüseyin Aygün, Erdoğan’a ‘Çağımızın Muaviyesi’ diyerek yanıt verdi. Erdoğan’a verilen Soma tablosu tepki çekti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında konuştu. Erdoğan, yaptığı konuşmada yine toplumu gerecek sözler sarfetti. Başbakan Erdoğan’a TBMM’deki konuşmasının ardından madencilerle birlikte görüldüğü bir tablo hediye edildi. 2012 Temmuz’unda da Başbakan Erdoğan’a Ak Parti Van İl Kongresi’nde depremin simgesi olan Yunus Geray’ın fotoğrafı verilmişti. Erdoğan’ın konuşmasında satır başları şöyle:

MEVZUYU HALA ‘ANLAYAMADI’
»İstanbul’da Gezi Parkı’nda başlayan eylemler. Neymiş? Ağaçlar sökülüyormuş. Düğmeye basılıyor, legal illegal örgütler huzuru bozacak bir noktaya bu işi ulaştırıyorlar. Huzur istikrar ve ekonomi hedef alınıyor. Her gün sokaklarda şiddet vandallık görüntüsü. Ortada herhangi bir şey yok. Tek gerekçeleri ne? 12 tane ağaç.

SOMA’DA BİLE ‘ALEVİLER’ DEDİ
»Okmeydanı’nda eli kanlı terör örgütünün (DHKP-C) dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı? O malum Tunceli milletvekili başta olmak üzere CHP vekilleri o örgütün vekilleri gibi davranıyorlar. CHP Alevi vatandaşlarımızın duygularını istismar etmekten, onlar üzerinden çatışma senaryolarını beslemekten başka hiçbir şey yapmamıştır ve yapmaz. Alevi vatandaşlarımın da bu yaşananlardan rahatsız olduğunu biliyoruz. Alevi vatandaşlarım lütfen iki yüzlü siyasetçilere prim vermesinler.

»Biz alevi kardeşlerimizin sorunlarını bir istismar olarak kullanılmasına asla izin vermeyiz. Hızır paşalar asırlar öncesinde kalmıştır. Açılın kapılar şaha gidelim diye, medet arama dönemi de asırlar öncesinde kalmıştır. Türkiye’de kimin ne meselesi varsa o bizim meselemizdir.

»Soma’da yaşananlar. Yahu orada bile Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma’ya getiriyorlar. Niye? Bu defa da Soma’yı karıştıracaklar. Ben buradan Soma’daki maden işçilerine sesleniyorum. Bu CHP’nin bu bölücü terör örgütü yandaşlarının, legal yada illegal örgütlerin oyununa gelmeyin. Sizi bunlar yalnız bırakırlar.

»Yaşanan onca tahrike rağmen, Allah’a sonsuz şükürler olsun bu millet oyuna gelmedi. Bu yetmez, biz yeni Burakcan’ların terörün içine sokulan yeni Berkin’lerin Okmeydanı’nda olaylarda ölen Uğur’ların Ayhan’ların ölmesine yitip gitmesine tahammül gösteremeyiz.

»Bu hafta sonu Almanya’daydım. Oradaki Ali’siz Alevilere miting yapma izni verilmiş. Alınan önlemler başarılı olduğu için hiçbirisi arzusuna ulaşamadı. birgün.net


Erdoğan kurmaylarına kızdı köpürdü: "Tembel tembel oturmayın."

| 27 Mayıs 2014 Salı |

AK Parti'nin anketinde Erdoğan'a büyük şok

Soma faciasının ardından AKP’nin yaptığı anketler, hükümetin oylarının düştüğünü gösterdi. Köşk seçimi yapılan ankette de Gül’ün önde olması Erdoğan’ı çok kızdırdı. Kurmaylarına 'tembel tembel oturmayın' dedi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yenilenmesine karar verilen Yalova ve Ağrı seçimlerine kısa bir süre kala Ankara’da tansiyon yükseldi.

 Başbakan Erdoğan’ın masasında iki ille ilgili seçim anketleri bulunuyor. Anketlerde, AKP’nin oylarının iki ilde de düşük çıktığı öğrenildi. Bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın, kurmaylarını fırçaladığı ve “Ankara’da tembel tembel oturmayın” diyerek parti yöneticilerini fırçaladığı bildirildi.

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde siyasi açıdan kritik bir haftaya girdi. 1 Haziran’da iki ilde yenilecek olan seçimler Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de gösterge olacak. Bu nedenle Başbakan Erdoğan, Ağrı ile Yalova’da yapılacak seçimlere büyük önem veriyor.

Taraf gazetesinden Hüseyin Özay'nın haberine göre; Soma’da yaşanan facianın ardından çeşitli anketler yapıldı. Bu anketlerle Cumhurbaşkanlığı ve iki ildeki seçim eğilimleri ölçülmeye çalışıldı. AKP yöneticilerinden edinilen bilgiye göre, Soma faciasının ardından oylarda belirli oranda bir düşüş yaşandığı görüldü. Hatta seçim yapılacak iki ilde de, AKP’nin oylarının 30 Mart’ın da altına düştüğü tespit edildi. Bunun üzerine, Başbakan Erdoğan yakın kurmaylarını iki ile gitmelerini istedi. Hatta kulislerde, Başbakan Erdoğan’ın kurmaylarını Ankara’da oturduğu için fırçaladığı “Tembel tembel Ankara’da oturmayın. O iki ili de istiyorum” dediği konuşuluyor. Erdoğan, hafta sonu Yalova’da miting yaparak, partisine oy istemişti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, seçimi yenilenecek illerde çalışmalar yürütüyor.

YERKEL “GÖREVDEN ALINDI” İDDİASI
Öte yandan yine, Soma faciasının siyasi sonuçlarını araştıran AKP, faciadan çok Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’in, bir madenciye tekme atmasının toplum üzerinde büyük bir tepkiye yol açtığını belirledi. Bunun üzerine, Yerkel’in Başbakanlık makamından uzaklaştırıldığına yönelik haberler basına servis edildi. Ancak Başbakanlık’ın resmi sitesinde Yusuf Yerkel’in ismi halen özel kalem müdür yardımcısı olarak geçiyor. Bu durum kafaları karıştırdı.

GÜL ÖNDE
Öte yandan AKP içinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin yapılan bir anket de konuşuluyor. Kısa bir süre önce AKP, isim belirtmeden, “Cumhurbaşkanlığı’na kim aday olsun” sorusu yöneltildi. Anket, büyükşehirlerde yapıldı. Ankette, yüzde 25 Cumhurbaşkanı Gül, yüzde 24 Başbakan Erdoğan, yüzde 18 Meral Akşener, yüzde 17’de Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç çıktı. Bu durum parti yönetiminde de rahatsızlığa yol açtı.


İnce: "Başbakan'dan 3 yalova palavrası."

| 26 Mayıs 2014 Pazartesi |

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Yalova mitinginde söyledikleri CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin tepkisine neden oldu.
Sözcü’ye konuşan İnce şunları söyledi;
Başbakan Erdoğan Yalova’daki konuşmasında palavralarını sıraladı.
Birinci palavrası hiçbir zaman AKP bir oy fark ile seçimi kazanmadı. Tek bir mazbata verildi o da CHP’li Vefa Salman’a…
İkinci palavrası hile yapıldı diyor. Aslında söylediği doğru ancak hileyi yapan biz değil onlardı. Kendilerinin sandık görevlisini de biz belirleyecek değiliz. Zihinsel engelli kişi oy kullandı diye iptal edildi. Bir diğeri de meclis üyesinin yeğeninin kullandığı oy iptal gerekçesi oldu…
Üçüncü palavrası ‘Yalova’yı deprem enkazının altından biz kurtardık’ diyor. Buna inanan bir Yalovalı varsa cumhuriyet meydanında takla atacağım. Bu kadar büyük palavra ayıptır günahtır. Depremin üzerinden üç sene geçmiştir ne yapmıştır? Hiçbir şey. Bir şey yaptılar o da  deprem vergilerini almaya devam ettiler.
Bir başbakanın alt-üst geçit sözü vermesini, pazar yerinin üstünü kapatacağız demesini, ağız diş sağlığı için bina kiraladıklarını bile söylemesini anlamak mümkün değil. Bir başbakanın bu kadar küçüldüğünü ilk kez görüyorum. Bu kadar küçülen Cumhuriyet tarihindeki ilk başbakandır.
Bu seçimde hiç itiraz olmayacak çünkü açık ara alacağız.
Başbakanın mitingini yüksek bir binadan izledim. Bursa ve Kocaeli’nden gelen otobüslere özel park alanı yaptılar. 500 otobüslük park alanı yaptılar. İstanbul’dan gelen büyük tekneler kuyrukta bekledi iskeleye yanaşmak için…Yalovalılar aşırı insan geleceği için sokağa çıkmamıştı.


Çıplak turistler Erdoğanı izledi.

Başbakan Erdoğan, İstanbul'dan Ankara'ya gitmek için geldiği VIP Salonu'nun üstünde bulunan havalimanı otelindeki bir çift turistin meraklı gözlerle camdan bakmaları da dikkat çekti.

Otel odası penceresinde iki çıplak turist


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan, özel Ana uçağıyla saat 13.30’da Atatürk Havalimanı’ndan Ankara’ya uçtu.

 VIP Salonu önünde Erdoğan çiftini İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve diğer yetkililer uğurladı.

Bu arada Başbakan Erdoğan’ın VIP salonuna girişinin ardından, salonun üstündeki otel odasının penceresinden belden yukarısı çıplak bir turist ile yanındaki kadın, dışarıdaki kalabalık ve konvoya bakarken objektiflere takıldı.


Search

Labels