Labels

About Me

Haberi çeşitli kaynaklardan sorgular ve ziyaretcilerine en doğru haberleri paylaşır.Haberi kaynağına soracaksın... Habersor editoru
cinsel sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cinsel sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Nasıl hamile kalabilirim ?

| 24 Haziran 2014 Salı |

Nasıl hamile kalabilirim ?
Hamile kalmak isteyen fakat uzun yıllardır çocuk hasreti çeken kadınların ya da erkeklerin çeşitli biyolojik nedenler sebebiyle bu sorundan muzdarip olduklarını kaydeden Doç. Dr. Süha Sönmez, en sık karşılaştıkları belirtileri şöyle sıraladı:

“Endometriozis, rahim ağzı infeksiyonları, rahim ağzı iltihabı hastalığı, hormonal dengesizlik, varikosel, prostatit, uyuşturucu madde kullanımının yan etkileri ve sıcak ortamda fazla bulunmanın yan etkileri olabilmektedir.” Sönmez, ayrıca aşırı sigara, alkol ve kafein kullanımının kadınlarda hamile kalmayı diğer bayanlara oranla daha da geciktirdiğini ve gebelik riskini artırdığına dikkat çekti.

Doğurganlığı etkileyen faktörler
Kafein: Yapılan çalışmalar günde 5 fincandan fazla kahve içen kadınların diğerlerine oranla daha geç gebe kaldığını göstermiştir. Ayrıca kafein spermde de defektlere neden olabilmektedir.
Endometriozis: Bu hastalık primer olarak kadının pelvis boşluğunu etkiler. Rahim içinde bulunan ve regl esnasında dökülen erdometrium dokusunun rahim dışında da bulunması ve orada gelişmeye devam etmesidir. Bu durum regl sanısının ve kısırlığın en önemli sebeplerinden biridir. Amerika’da yaklaşık 10 milyon kadında olduğu düşünülmektedir ve kısırlığın ana sebebidir. Bu hastalık yumurtalıklarda ve tüplerin uç kısımlarında nedbe dokularına sebep olmaktır. Bu nedbe dokuları yumurtanın tüplerden rahim içine gelmesini önler. Bu dokular cerrahi olarak çıkarılabilir veya ilaçla tedavi yoluna gidilebilir.
Rahim ağzı infeksiyonları: Erkek ve kadında kısırlığın en önde gelen sebeplerinden biri cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Özellikle, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde yılda 1 milyon insanın yakalandığı gonore ve yılda 4 milyon insanı etkileyen ehlamidya bu infeksiyoların başında gelir. Eğer tedavi edilmezse tüplerde ve üreme sisteminde nedbe dokuları ve yapışıklıkların oluşmasına neden olur. Erkeklerde ise spermlerin taşındığı kanallarda tıkanıklıklara yol açar.
Rahim ağzı ihtilapları: Bu, kadınlarda tüpleri, rahmi ve yumurtalıkları tutan ve bazen cinsel yolla geçen hastalıkların sebep olduğu fakat düşük, kürtaj, cerrahi sonrası, doğum veya rahim içi araçların neden olduğu bir infeksiyondur. Amireka’da yılda 8 milyon insana bu tanı konmaktadır ve bunların yüzde 35’i ilk ataktan yüzde 50 - 60’ı ikinci, yüzde 75’i de üçünçü ataktan sonra kısır olmaktadır.
Hormonal dengesizlik: Eğer doğurganlığı sağlayan hormonlar kimyasal sinyallerini doğru zamanda vermezlerse yumurtlamada düzensizlik veya hiç yumurtlamama gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu da kısırlığın önemli nedenleri arasında yer alır.
Varikosel: Erkek kısırlığının en sık sebeplerinden biri olan varikosel bir veya her iki testisteki damarların genişlemesidir ve kısır erkeklerin yüzde 20 - 40’ında meydana gelmektedir. Bu durum testisteki sıcaklığı artırır ve spermlere zarar verir, ancak kolayca tanınabilen ve cerahi olarak düzeltilebilen bir hastalıktır.
Alkol: Düşük riskinin artırdığı gibi döllenmeden önce yumurtanın hasara uğramasına neden olabilir.
Sigara: Sigaradaki kimyasal maddeler spermi öldürür. Sigara içen kadınlar gebe kalmakta zorlandıkları gibi düşük riskleri de artmaktadır.
Uyuşturucu: Marihuana ve
kakoin sperm sayısını ve hareketliliğini azaltır ve hasarlı sperm oranını artırır.
Prostat: Prostat bezinin iltihaplanmasından kaynaklanmaktadır. Farkedilebilir belirtileri olmayabilir. Ancak tanı konduğunda uygun artibiyotiklerle tedavi edilebilmektedir.
Sıcaklık: Sauna veya buhar odalarının testislerde sıcaklığı artırdığı için spermleri olumsuz etkiler. Ayrıca fırın işçilerinde veya aşçılarda da aynı sebepten dolayı kısırlık ploblemine neden olduğu bilinmektedir.

Nasıl hamile kalabilirim?

 19 yaşındayım ve 1 yıllık evliyim. İstememize rağmen çocuk sahibi olamadım. Acaba bende bir problem mi var? Ne yapmalıyım
Yaşınız çok genç olduğu için her şeyden önce umutsuzluğa kapılmayın. 1 yıldır istemenize rağmen çocuk sahibi olamıyorsanız öncelikle bir kadın doğum uzmanına muayene olmanız gerekmektedir. Sorun sizde, eşinizde ya da her ikinizde birden olabilir. Öncelikli olarak eşinizin ve sizin yaptırmanız gereken bazı tahliller var. Eğer tahliller ve muayeneniz normalse doktorunuz ilaç tedavisine başlayacaktır. Bu ilaç tedavisi esnasında ayın belli günlerinde ultrason ile takibiniz yapılacaktır. Bu tedavi sayesinda çocuk sahibi olmanız kolaylaşacaktır. Kaldı ki sizin veya eşinizin tetkik veya muayenelerinizde bir problem olsa dahi, tıbbın yeni gelişmeleri sonucu günümüzde çocuk sahibi olmanız hiç de imkansız değildir. Sizin yapmanız gereken konunun uzmanı bir kadın doğum doktoruna başvurarak gerekli tetkikleri yaptırmak ve sabretmektir.

Spermlerin kalitesi
Erkeklerin çocuk sahibi olma olasılığı 25 yaşından sonra, sperm kalitesinde azalma olduğu için düşüyor. Human Reproduction dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, erkeklerin yaşı ilerledikçe sadece sperm hacmi değil, spermlerin hareket kabiliyeti de azalıyor.

Kaliforniya Üniversitesi bilim adamları, 22 ila 80 yaşlarında 100 sağlıklı erkek üzerinde yaptıkları araştırma sonucunda spermlerin hareketliliğinin yılda yüzde 0,7 oranında azaldığının ortaya çıktığını söylediler. 22 yaşındaki bir erkeğin sperm hareketliliğinin yüzde 25 oranında azaldığını belirten bilim adamları, bu riskin 30 yaşında yüzde 40'a, 60 yaşında da yüzde 85'e çıktığını kaydettiler. Prof. Brenda Eskenazi, kadınların biyolojik saatinin erkeklerden farklı olduğunu belirterek, kadınlarda doğurganlığın 35 yaşından sonra ‘‘birden ve önemli ölçüde’’, erkeklerin ise çocuk sahibi olma olasılığın adım adım azaldığını söyledi

Egzoz dumanı, sperm kalitesini düşürüyor

İtalyan bilim adamları, egzoz dumanının, erkeklerin çocuk sahibi olma olasılığı üzerinde olumsuz etki yaptığını kaydettiler.

Human Reproduction Dergisi'nde yayımlanan habere göre Napoli Üniversitesi bilim adamlarından Michele de Rosa ve ekibi, egzoz dumanının, sperm sayısını değiştirmediğini, fakat spermin gücünü ve hareketliliğini düşürdüğünü tespit ettiler. Otoyol gişelerinde çalışan 85 kişiyi inceleyen bilim adamları, bu erkeklerin hepsinin sperm kalitesinin, aynı bölgede yaşayan erkeklere göre daha kötü olduğunu söylediler. De Rosa, günde ortalama 6 saat yoğun olarak egzoz dumanı soluyan bu kişilerin testosteron ve diğer hormon düzeylerinde değişiklik olmadığını, ancak spermlerinin hareket kabiliyetinin düşük olduğunu kaydetti. De Rosa, fazla hareketli olmayan spermlerin yumurtayı dölleme olasılığının azaldığına dikkat çekti.

Oligospermi

Çocuk sahibi olabilmek için testislerde yapılan sperm sayısının belli seviyelerin üzerinde olması lazımdır. Eğer hiç sperm yapılmıyor ise azospermi, normalden az ise oligospermi denir. Azospermisi olanların bebek sahibi olmaları tedavisiz çok zordur. Bazen testisten yapılan biopsilerde kanalların içinde sperm bulunabilmektedir. Bununla çeşitli teknikler kullanarak döllenme yapılmaya çalışılmaktadır. Sizde sperm var ancak sayısı az. Çocuk sahibi olma şansınız çok düşük. Normal yollardan ziyade tedavi ile olabilir. Mikroenjeksiyon metodu ile çok az spermle bile çocuk sahibi olma ihtimali vardır. Bu işlemin yapıldığı çeşitli üniversite hastanelerine veya özel hastanelere başvurmanız iyi olur.

Nasıl hamile kalabilirim
İnternette görmüştüm ÇİDER’in adını... Siteyi ziyaret ettiğimde dünyanın dört bir yanından insanların buluşma noktasının “Çocuk özlemi” olduğunu gördüm. Her birinin ayrı hikayesi vardı...
...Ve en yakınlarıyla konuşmaya çekindikleri konuları sanal ortamda rahatça konuşabiliyorlardı. Binlerce insanı buluşturan derneğin kurucu “annesi” S.T ile önce aynı yaşlardaki kızlarımızdan bahsettik, sonra da ÇİDER fikrinin nasıl doğduğundan.

“-Bu derneğin çıkış noktası yaşadıklarımı, başımdan geçenleri paylaşma arzusu oldu. Kendimce çok talihsizlikler yaşadım. Yanlış tedavi gördüğümü sanmıyorum ama yanlış teşhisler olduğunu düşünüyorum. Hastanelere gidip gelişimde orada hiç olmaması gereken bir takım davranışlar görüyordum. İnsanın ağzında pas tadı bırakan şeyler. Bunlar hep kafamda izler bıraktı aktarmak, içimi dökmek istedim yani. Başkalarının da bu olayları yaşadığını bilemiyorsunuz insanlar saklıyor ben de sakladım. Sebepsiz bir kısırlığım olduğu söyleniyordu ben biraz araştıran kurcalayan bir yapıya sahibim, doktorlara sürekli sorup araştırıyordum. Yirmi seneden sonra hatta yirmi iki seneden sonra kızıma kavuştum...”
‚ Bu 22 yıl boyunca sürekli tedavi mi gördünüz?...
“-Aralıklarla sürdü tedavi ama bu konuyu gündemimden hiç çıkarmadım. Çocukları çok seviyorum ve hep kalabalık aile hayaliyle büyüdüm. Evleneyim iki, üç çocuğum olsun böyle bir modelim vardı. Sonra bunu tamamlayamayınca kendinizi kusurlu, hatalı görmeye başlıyorsunuz. Mutlak bunu aşmak gerekiyor. Aşmadığınız sürece üzerinizde sosyal baskı oluşuyor, eşinizle de sorunlar başlıyor. En son hastaneye gittiğimde kırk yaşındaydım bana ‘artık çocuk sahibi olamazsınız menopoza giriyorsunuz’ dendi. Tabii ben mahvoldum. O kadar uğraş uğraş ve sonunda. Eşimin ilk evliliğinden bir oğlu vardı. ‘Onu büyütüyoruz, evlat edinebiliriz’ dedi. Ben belki o doğurma içgüdüsünü tatmak istiyordum, bir türlü durumu hazmedemedim. Kitaplar, çeşitli bitkiler buldum. Onları kullanarak dinlendirdim kendimi. Eşim de ‘yeter artık ne kadar deneyeceksin bu kadar parayı sokağa atıyorsun’ diyordu. İki yıl sonraki tüp bebek denemesinde hamile kaldım...”
‚ Onca uğraş ve bekleyişten sonra tam da ‘artık olmaz’ dendikten sonra hamile kalınca ve bebeğinizi dünyaya getirince neler yaşadınız?...
“-Hamile olduğuma ancak karnım büyüdükten sonra inanabildim öyle aşerme falan da olmamıştı. Çocuğum doğduktan sonra da uzun bir süre inanamadım. Gidip başına bakıyordum sürekli rüya mı, gerçek mi diye. Ben kızımı 42 yaşında doğurdum şimdi 4.5 yaşında. Bu kadar sıkıntı ve üzüntüden sonra ona kavuşmak...”
‚ Ve bu kavuşma ÇİDER’i ortaya çıkardı.
“-Üvey oğlum çok güzel bir sayfa yaptı internette. Bir yılda on bin kişi ziyaret etti. Çok sayıda mektup geldi, onları doktoruma cevaplattım. Oradan cesaret aldım daha geniş ne yapabilirim diye. Sonra metinler birleşince iki yüz sayfaya yakın internet sitesi çıktı ortaya. İlk beş günde beş bin kişi girdi, şimdi de 370 bine yakın giriş var. Siteyi yaptıktan sonra her ay bin mektup almaya başladım. Artık yasal bir platforma taşınmasına karar verip 2001 yılında derneği kurduk. 2 bin 600 gönüllümüz var. Eşlerini de sayarsak beşbin kişinin üzerindeyiz...”
‚ Size gelen mektuplarda, ya da sanal ortamda en çok neler soruluyor?...
“-Ortak sorun parasızlık ve ne yapacaklarını bilememeleri. Tüp bebek uygulaması çok pahalı. İlk mikroenjeksiyon 2200-2500 dolar arasında. İlaçlar 1.5 milyar. Beş milyarla yedi milyar arsında tutuyor tedavi. Çok az kişi yapabilir bunu. Kırsal kesimde zaten çok zor. Çiftlerin çocuğu olmamışsa, ikinci bir kadınla evleniliyor yine olmayınca nedeni bile araştırılmıyor çoğu zaman. Kentsel bölgelerde tüp bebek konusundaki yanlış bilgiler aşılmış durumda ama kırsal kesimde tüp bebek yapınca başkasının çocuğu zannediliyor ‘Bu bebek senin mi’ diye soruyorlar. Bunların çok iyi anlatılması lazım. Biz kırsal kesimde gidip bunları anlatmak istiyoruz ama dernek olarak imkanlarımız sınırlı ancak buranın giderlerini karşılıyoruz...”
‚ Biraz da çalışmalarınızdan söz etsek.
“-46 tüp bebek merkezi var hepsini sıraya koyduk her ay bir hastaneyle toplantı yapıyoruz. Doktorlar hastaların sorularını cevaplıyor. Önce konuşmaya çekiniyor insanlar sonra rahatlıyorlar dostça bir sohbet ortamı oluşuyor. Doktorları da sıraya koyduk, her gün gönüllü olarak sohbet odasında hastalardan gelen soruları cevaplıyor. Bunun ardından daha bilinçli ve güvenle gidiyorlar hastaneye. Yüzyüze konuşmakta zorlandıkları konuları rahatça sorabiliyorlar. Üyelik printiyle gidenler hastanelerden indirim de alabiliyor. Kanada’dan, Fransa’dan, Türkmenistan’dan bile katılanlar var sohbet odasına. Her ay bir kişiye bedava tüp bebek uygulaması çekilişimiz var. Ayda bir kişiye bu hakkı vermek bir şeyi çözmez tabii. Amaç sağlık bakanlığının dikkatini çekmek, ilaçları, masrafları karşılamasını sağlamak. Bu konuda bakanlığa
mektup yazdık ama
henüz cevap
gelmedi...”


Evlilikte Erkeğe erkeklik hissini veren kadındır.

| 30 Mayıs 2014 Cuma |

Evlilikte kadın faktörü çok önemlidir. Çünkü psikiyatristlere göre erkeğin her davranış ve tepkisinin altında kadınlar var.

Evliliğin anahtarı kadınların elinde.

Mutluluğu yakalamanın yine kadınların elinde olduğunu hatırlatan Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği’nden Uzm. Psk. Seliyha Alten, erkeğin her davranış ve tepkisinin altında kadınların olduğunu savunuyor.

“Kadınların öncelikle erkeklerin tüm duygusal davranışları ve olaylara verdikleri tepkilerinin kendilerine bağlı olarak değiştiğini bilmeleri gerekmektedir. Bu gerçek evliliklerin anahtarıdır ve bunun bilincinde olup buna yönelik doğru davranışlar sergileyen kadınlar evliliklerinde mutluluğu yakalayabilmektedir.”

Bir erkeğin eşinden en çok beklediği şeylerin başında çok fazla dile gelmese de takdir edilmek, onaylanmak ve şefkat olduğunu ifade eden Alten, erkeklerin kadının kendisini güçlü hissettirmesine ve kendisine ihtiyacı olduğunu bilmeye ihtiyaç duyduğunu kaydediyor.

Erkeğe Erkeklik Hissini Kadın Verir!

“Yani kendini erkek gibi hissetmek için karısının desteğini görmeyi tüm benliği ile beklemektedir. Erkeklerin kendisine bu şekilde hissettiren ve şefkat gösteren kadınlara eğilimi yüzyıllardır bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla aslında kadınlardan daha duygusal olabilen erkeklerin en büyük beklentisi bu alanda kendini göstermektedir. Kadınların eşlerine bu kalıpta yaklaşabilmeleri, aslında değişim gücünü elinde tutmalarına olanak sağlayan en önemli etkendir.”

Erkekler eleştirilmeden, suçlanmadan, akıl verilmeden dinlendiklerinde kendilerini daha rahat ifade edebilmektedir diyen Uzm. Psk. Seliyha Alten, çiftlerin birbirlerine zihin okuyarak davranmamaları gerektiği uyarısında bulunuyor.

Koşulsuz Dinleyici Olabilmek İletişimi Sağlıklı Kılıyor

“Evliliklerde çoğu iletişimin sorunlarının çiftlerin birbirlerinin zihinlerini okuyarak ona göre davranış gösterme eğiliminde olmasında kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla suçlanacağını, eleştirileceğini düşünen erkeklerin kendilerini iletişime kapamaları ya da dürüst davranmadıklarını görmekteyiz. Sağlıklı iletişim kurulmasını sağlayacak önemli tutumda kadına düşen rol koşulsuz bir dinleyici olabilmektir.”

Uzm. Psk. Seliyha Alten modern çağla birlikte kadınların psikolojik anlamda daha fazla yıprandıklarının altını da çiziyor.

Hoşgörülü Kadın Beklentilerinin Karşılığını Görüyor

“Modern çağın getirisi olarak ev içinde ve ev dışında ciddi sorumluluklar alan kadınlar psikolojik anlamda daha fazla yıpranmakta ve evlilik içerisinde erkeğin payına düşen sorumluluklarda beklentisini yukarıda tuttuğu gibi, ihmallere karşı daha duyarlı davranmaktadır. Bu ruh halinde kadın iletişim kurarken sağlıksız tutumlar gösterme olasılığı artmakta kocasını eleştiren, sürekli şikâyet eden ve hatta onları hor gören bir yapı içerisinde davranmaktadır. Oysa evde eşlerine karşı daha hassas, düşünceli davranabilmeyi başaran kadınların eşlerinden beklentilerini görebilme anlamında daha fazla destek aldıkları görülmektedir.”

Farklı Fikirlerde Ortak Paydada Buluşabilme Önemli

Çevredeki kişilerin fikirlerine ilişkin de önemli uyarılarda bulunan Uzm. Psk. Seliyha Alten evlilikte biz olma gelişimine dikkat çekiyor.

“Evliliklerde kadınlar tarafından yapılan ve en sık görülen sağlıksız tutumlardan bir tanesi de yakın çevrenin desteğini aldığı konularda etkilenme düzeylerinin fazlalığı olmaktadır. Kadınlar özellikle çatışma yaşadıkları konularda, kararsız kaldıklarında yakın çevrenin fikirlerine başvurmakta ve genellikle bu çevrenin etkisi altında kalarak kararlar vermekte ya da iletişim şeklini sürdürmektedir. Oysa evliliklerde “biz olma gelişimi” kadın ve erkeğin ortak görüş birliğine varabilme becerisi ile doğru orantılıdır. Konu ne olursa olsun farklı görüş ve fikirler olduğu zaman ortak paydada buluşabilmeyi sağlayabilmek önemlidir.”


Fazla yağ ve spor sperm düşmanı!

| 29 Mayıs 2014 Perşembe |

Fazla yağ ve bilinçsiz spor sperm düşmanı!
Kas gelişimi için kullanılan ve anabolik steroidler olarak bilinen destek ürünler, normal yollarla baba olma şansını belirgin şekilde düşürüyor

Sperm üretimi ve kalitesi yaşa bağlı olarak her geçen yıl azalıyor. Yanı sıra iş stresi, sağlıksız beslenme gibi faktörler de sperm kalitesini önemli ölçüde etkileyerek yeterli ve kaliteli sperm üretilmemesine sebep oluyor. Sperm sayısında ve kalitesinde azalmaya neden olan bir diğer faktör, erkeklerin spor yaparken kas gelişimi için kullandıkları destek ürünler.

Anabolik steroidler olarak bilinen bu ürünlerin baba olma şansını düşürdüğünü belirten Eurofertil Tüp Bebek Merkezi’nden üroloji uzmanı Dr. Alper Eroğlu, son 10 yıl içinde kısırlık oranlarının arttığını, erkek faktörünün de bunda yüzde 40-50 oranında rol oynadığını vurguladı.

Dr. Eroğlu, sperm üretimi ve sperm kalitesinin her geçen yıl daha da azalmasıyla birlikte yardımcı üreme yöntemlerinden faydalanarak çocuk sahibi olan çift sayısının da bununla orantılı olarak artış gösterdiğini belirtti. Sperm kalitesindeki kötüye gidişin altında birçok faktörün rol oynadığını ifade eden Dr.
Eroğlu şu bilgileri verdi:

“Vücut yağ oranımızın yüksek olması kan testosteron seviyesinde düşüşe neden olur. Çünkü testosteron hormonu yağ hücrelerinde aromatize olarak kadınlık hormonu olan östrojene dönüşebilmektedir. Düzenli olarak spor yapan erkeklerde kas kitlesinde artış ve yağ oranındaki azalmayla beraber kan testosteron seviyelerinde doğal yolla salgılanan testosteron hormonu artış gösterir. Ayrıca mutluluk hormonu olarak bilinen beta-endorfin ve dopamin hormonları spor yapmakla artar ve bu da kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Ancak ağır spor dallarıyla uğraşan erkeklerde (günde 13 kilometrenin üzerinde koşan maratoncular, halterciler, profesyonel sporcular vs.) testosteron hormonu düzeyi, sperm üretimi ve kalitesinde gözle görülür bir düşüş saptanmıştır.“

DIŞARIDAN TESTOSTERON TAKVİYESİ ALMAYIN!
Dr. Alper Eroğlu’na göre, testosteron hormonunun doğal olmayan yollarla vücuda dışarıdan alınması doğru değil. Birçok spor dalında kullanılan ananabolik steroidler testosteron seviyesinde normalin üstünde artışa ve başlangıçta cinsel fonksiyonlarda performans artışına neden oluyor. Ancak orta ve uzun vadede doğal yollarla vücudun salgılamış olduğu testosteron düzeyi normalin çok altına düşerek testis hacimleri zamanla azalıyor. Sperm üretimi ise bu durumdan çok daha ağır etkileniyor. Bu ilaçların kesilmesinden ancak 4-6 ay sonra sperm üretimi başlıyor.

SPERM SAYISINI VE KALİTESİNİ ARTIRAN VİTAMİNLER
Zayıflamak için daha düşük kalorili beslenmek ve öğün sayısını azaltmanın en sık yapılan hatalardan olduğunu hatırlatan Dr. Alper Eroğlu, “Metabolizma hızını artırmak ve yağ yakımını hızlandırmak için gün içinde çalışma temponuza göre 4- 6 öğün tüketin, mutlaka dengeli beslenin” uyarısında bulundu.
Özellikle sperm üretimi için de gerekli olan ve vücudumuzda sentezlenmeyip dışarıdan besin olarak alınması gereken esansiyel aminoasitlerin uygun dozlarda alınmasının önemine de dikkat çeken Dr. Eroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

 “Vitamin-mineral desteği ve bazı antioksidan ajanların kullanılması spor performansımızı artırmakla kalmaz; üreme kapasitemize de olumlu katkılar sağlar. Özellikle A, C, E, B12 vitaminleri, Ko-Enzim Q10, Asetil-L-Karnitin, likopen, folik asit, çinko ve selenyum içeren ürünlerin uygun dozlarda, uzun süre ve düzenli kullanımında sperm sayısı ve kalitesinde belirgin artışlar olduğu rapor edilmiştir."


Anne olan kadınların üçte biri sevişmiyor

| 28 Mayıs 2014 Çarşamba |

Anne olan kadınların üçte biri sevişmiyor!

Seks yapmadığınız en uzun süre nedir? Çoğu annenin verdiği cevap sizi şoke edebilir!

Family Circle adlı dergi, annelere yaşamları ile ilgili sorular sordu. Ne sıklıkta alkol kullandıkları, hamilelik döneminde aldıkları kiloları nasıl verdikleri ve hatta ne sıklıkta seks yaptıkları… Ya da yapmadıkları! Ve alınan dönüşler oldukça şaşırtıcı.


Araştırmaya göre,

- Herhangi bir yaştaki annelerin yüzde 32’si en azından birkaç sene seks yapmadan yaşıyor.
- Yüzde 36’sı birkaç ayı sekssiz geçiriyor.
- Yüzde 27’si birkaç haftayı sekssiz geçiriyor.
- Ve sadece yüzde 5’i sadece birkaç gün sekssiz yaşıyor.
 
Evde çocuk varken, yaşı ne olursa olsun, cinsel hayatı aynı ateşle sürdürmenin zor olduğu kabul edilebilir olsa da eş ile sağlıklı bir ilişki ve evliliği sürdürebilmek için de gerekli olduğu bir gerçek.

Siz de sekssiz bir evlilik mi yaşıyorsunuz?
Newsweek’e göre, çiftlerin yüzde 15-20’si evliliklerini seks olmadan sürdürüyor. Sekssiz evlilik ise yılda 10 defadan az cinsellik yaşamak olarak tarif ediliyor.

Açıkçası kişiler, seneler geçtikçe ilk evlendikleri zaman birlikte oldukları kişilerden ve yaşadıkları ilişkiden uzaklaşırlar. Günümüzde çiftler hem iş hayatında hem ev işlerinde aktifler. Bu eşitlikçi tutum, çiftlerin cinsel hayatı üzerinde maalesef negatif etkide bulunuyor. Halbuki koca, ne kadar çok maskülen iş yüklenirse, karısının seksüel açıdan o kadar fazla tatmin olduğu rapor ediliyor.

Peki ya boşanma riski en az olan çiftler hangileri? Yapılan bir araştırmaya göre erkek ev işlerinin yüzde 40’ını yapıyor ya da kadın ev bütçesine yüzde 40 katkıda bulunuyorsa, boşanma riski oldukça düşüyor.


Genç anne olmanın avantajları dezavantajları.

| 10 Mayıs 2014 Cumartesi |

Anne olmak, kadının hayatınki en önemli dönüm noktalarından biri. Peki, bir kadın anne olacak duygusal erişkinliğe ne zaman kavuşur? Erken yaşta anne olmak bir avantaj mıdır? Bu sorularının yanıtlarını DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken verdi.

Anne olmak, belki de hayattaki en önemli ve değerli anlardan biri. Ancak özellikle erken yaşlarda bu sorumluluğu sahiplenen bireyler yeni rol ve kimliklere alışmakta zorluk çekiyor mu? Anne olmak için ideal bir yaş var mıdır?

Bireysel Psikolojik Hizmetler ve Kurumsal Danışmanlık alanında 29 yılı aşkın tecrübesiyle hizmet veren DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken, ebeveyn olmanın insan hayatındaki sorumlulukları değiştirdiğine dikkat çekiyor. Atçeken, “Yeni rollere ve kimliklere alışmak kolay değildir. Her ne kadar tıp uzmanları fizyolojik olarak ideal doğurganlık yaşının 20-30 arasında olduğunu söylese de, psikolojik olarak ideal bir yaş kavramından bahsetmek mümkün değil” diyor.

Kimi insanların daha erken duygusal olgunluğa eriştiğini, ancak 30’lu yaşlarına gelmiş olmasına rağmen bu sorumluluğu alamayan kişilerin de olduğunu anlatan Atçeken, “En ideal anne olma yaşı, kişinin duygusal olgunluğa ulaştığı yaştır. Anne adayı, hayata dair istek ve arzularının en azından bir kısmını gerçekleştirme şansını bulduğunda ve çocukla ilgili yeni sorumluluklar alabilecek gücü hissettiğinde anne olmaya en uygun yaşa erişmiş demektir” diyor.

Genç anneler kariyerini feda mı ediyor?
Genç yaşta anne olan kadınların iş hayatındaki enerjisinin bölündüğünü anlatan Atçeken, “Kariyer; emek, yatırım ve zaman ister. Oysa genç anne, kariyeri için harcayacağı enerjiyi ve emeği çocuğunu yetiştirmeye ayırmak durumunda kalır. Lakin anne olmak kişinin hayatına önemli bir deneyim ve olgunluk kattığı için iş yaşamında çok başarılı olan anneleri de görmek mümkündür. Yeter ki annelerin destek kaynakları iyi kullanılsın” diyor.

Anne ve çocuk arasında yaş farkı ne kadar az ise aradaki nesil uçurumunun da o kadar az olacağını anlatan Atçeken, “Anne çocuğu ile daha rahat iletişim kurup, onun hayatında olanları daha kolay anlayacaktır. Enerjik bir çağda olduğu için birlikte geçirilen zaman ve aktiviteler de aynı oranda daha renkli ve aktif olacaktır. Ancak, anne kendini hazır hissetmeden genç yaşta anne olmuşsa, henüz bir çocuğun sorumluluğunu alacak duygusal ve psikolojik olgunluğa erişmemişse, annelik sınırlarını çizmekte zorlanıyorsa, aradaki güvenli bağ zedelenebilir ve çatışmalar yaşanabilir” diyor.

Peki, genç anne olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir? İşte Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken’e göre avantaj ve dezavantajlar…

Avantajlar;
- Genç yaşta anne olmanın en önemli avantajı hamilelik döneminden itibaren fiziksel olarak daha sağlam ve sağlıklı olmaktır.
- Birden fazla çocuk sahibi olabilme ihtimalinin daha yüksek olmasını sağlar.
- Erken yaşta anne kimliği ile tanışan kişi daha erken olgunlaşır.

Dezavantajlar;
- Kadın, hayata dair bazı hedeflerini ertelemek zorunda kalabilir.
- Kadın, ekonomik bağımsızlığı ile ilgili problemler yaşayabilir.
- Henüz karı-koca ilişki sağlamlaşamadan ve bu kimlikler tam oturmadan erken anne olmak kadının aniden kendini anne kimliği içerisinde bulmasına neden olur. Bu durum ilişkide bazı problemlere yol açabilir. Çiftin arasındaki romantizm ve arkadaşlık yeteri kadar gelişemeyebilir.
- Bir ev düzeni oturtamadan çocuk sahibi olmak ilişkinin stres düzeyini arttırır, gerginlikler artar.
- Çift ekonomik olarak henüz rahat bir düzeye gelmediyse ilişki içerisindeki tartışmalar çoğalabilir.  (Milliyet)


Türk gençleri üreme organının adını bilmiyor.

| 28 Nisan 2014 Pazartesi |

Birleşmiş Milletler’in (BM) Türkiye’de yaptığı araştırma, her 4 gençten birinin üreme organının adını bilmediğini ortaya koydu. Toplum Gönüllüleri Vakfı, bu tespit üzerine BM desteği ile 18-25 yaş arası gençlere yönelik “cinsel sağlık” ve “üreme sağlığı” eğitim projesi başlattı.

Habertürk'ten Deniz Çiçek'in haberine göre, Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi kapsamında cinsel bilgiler verilen gençlere; kondom ve kadın prezervatifi kullanımı, cinsel organların isimleri, AIDS/HIV’e karşı korunma yolları anlatılıyor.

‘GENÇLER BİRBİRİNİ EĞİTİYOR’

Proje Koordinatörü Bulut Öncü, “Türkiye’de her 4 gençten 1’i üreme organının ismini bilmiyor. 10 gençten 4’ü bebeğin geliştiği organın adını bilmiyor. 10 gençten 1’i gebeliğin oluştuğu zamanı bilmiyor. 10 gençten 1’i, HIV/AIDS’in ne olduğunu bilmiyor” dedi.

Öncü, gençlere, vücudunu tanıma, meme ve testis muayenesi, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ile ilgili temel bilgiler verdiklerini söyledi. Öncü, proje ile aynı yaştaki akran gençlerin, birbirlerini eğittiğini belirterek, BM uzmanları ve doktorlardan eğitim gören gençlerin de yine kendi yaşıtlarına bilgi verdiğini anlattı. Bugüne kadar 291 eğitici akran yetiştirdiklerini ve 10 bin gence cinsellik eğitimi verdiklerini belirten Öncü, cinsel sağlık eğitiminin zorunlu eğitim müfredatına girmesini istediklerini söyledi.


Search

Labels