Labels

About Me

Haberi çeşitli kaynaklardan sorgular ve ziyaretcilerine en doğru haberleri paylaşır.Haberi kaynağına soracaksın... Habersor editoru
ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

IŞİD Türkiye'nin dış ticaretini de vurdu

| 1 Temmuz 2014 Salı |

IŞİD Türkiye'nin dış ticaretini de vurdu

IŞİD'in Suriye ve Irak'taki eylemeleri Türk dış ticaretini olumsuz etkilemeye devam ediyor. IŞİD'in Musul'u ele geçirmesiyle Haziran ayında Irak'a olan ihracatın yüzde 221 gerilediğine dikkat çekildi. İhracat, Haziran'da yüzde 6,6 artışla 12,5 milyar dolar olurken, 6 ayda 80 milyar doları buldu.

Irak'ı kan gölüne çeviren IŞİD, Türkiye ticaretini olumsuz yönde etkilemeye başladı. İhracat Haziran'da artarken, IŞİD'in Musul'u ele geçirmesi Irak pazarını olumsuz etkiledi. İhracat Haziran ayında yüzde 6,6 artışla 12,54 milyar dolar oldu.

AB PAZARI İLE TELAFİ

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin verilerine göre, Ocak-Haziran döneminde ihracat yüzde 7,3 artarak 79,94 milyar dolar olarak gerçekleşti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, IŞİD'in Musul'u ele geçirmesiyle Haziran ayında Irak'a olan ihracatın yüzde 221 gerilediğine dikkat çekti. Irak, en fazla ihracat yapılan 3. ülke konumuna düştü. Büyükekşi, "Suriye’de de benzer şekilde krizle beraber ilk dönemde ihracatımız ciddi şekilde düştü, ancak doğal olarak gerçekleşen talep ve ihtiyaçları karşılamak üzere ihracatımız tekrar artarak rekorlar kırıyor. Irak’ta oluşan kaybımızı yeni hedef pazarlardaki performansımızla telafi edeceğiz. Nasıl ki 2009’da Avrupa pazarındaki krizi Orta Doğu pazarıyla aştıysak, şu anda Orta Doğu’da yaşanan duraklamayı da canlanan AB pazarı ile telafi edeceğiz" dedi.

IRAK YİNE İLK 5'TE

Irak’a olan ihracatın olağan seyrinde devam etmemesinin ihracat artışına 2,5 puan negatif etkisi oldu. Haziran ayında en fazla ihracat yapılan 5 ülke sırasıyla Almanya, İngiltere, Irak, Fransa ve İtalya olarak belirlendi. Haziran ayında en fazla ihracatı 2 milyar 31 milyon dolarla otomotiv sektörü yaparken, hazır giyim ve konfeksiyon 1 milyar 601 milyon dolar ile ikinci, kimyevi maddeler ise 1 milyar dolar 524 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı.


Türkiyedeki özel şirketlerin borcu 200 milyar$

| 17 Haziran 2014 Salı |



Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre özel sektörün toplam dış borcu ilk defa 200 milyar doları aşarak, Nisan ayında 203 milyar dolar oldu.

 Nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu, 2013 yıl sonuna göre 6,3 milyar ABD doları artarak 162,6 milyar ABD doları oldu.

Nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurtdışından sağladığı kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç), 2013 yıl sonuna göre 386 milyon ABD doları artarak 40,7 milyar ABD doları olarak gerçekleşti.


Akşam'ın sahibi sütçü çıktı.

| 7 Haziran 2014 Cumartesi |

CHP'nin, hakkında suç duyurusunda bulunduğu TMSF’nin son müşterisi Ethem Sancak’ın süt sektöründe de büyük yatırımları olduğu ortaya çıktı. TÜSİAD Başkanı’nı istifaya götüren “Sütten çıkmış kara kaşık” manşetini atan Akşam’ın yeni patronu, tarım ve hayvancılık sektöründe 5 milyar dolarlık yatırım planı bulunuyor.

Kamuoyunda “Patronlar Kulübü” olarak bilinen TÜSİAD’da yaşanan istifa depreminin yankıları sürüyor. “Sütten Çıkmış Kara Kaşık” manşetini atarak TÜSİAD Başkanı Yılmaz’ın istifasında büyük rol oynayan Akşam Gazetesi’nin sahibi Ethem Sancak’ın, süt sektöründe Yılmaz’ın rakibi olduğu belirlendi. Yaklaşık beş yıl önce “tarım ve hayvancılık” sektörüne adım atan Ethem Sancak’ın, Denizli’nin Acıpayam ilçesinde Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden (TİGEM) kiraladığı arazi üzerinde, Avrupa’nın en büyük süt üretim çiftliğini kurduğu saptandı. Çiftlik için 50 milyon dolarlık yatırım gerçekleştiren Sancak’ın, tarım ve hayvancılık sektörüne uzun vadede 5 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyor.


ETHEM BEY’İN ÇİFTLİĞİ VAR


Ethem Sancak’ın, süt sektöründe Sütaş’ın en büyük rakibi olmaya aday olduğu ortaya çıktı. Ethem Sancak, yaklaşık beş yıl ilaç şirketindeki hisselerini satarak tarım ve hayvancılık sektörüne girdi. Ata Holding ile Atasancak Acıpayam Tarım İşletmeleri Şirketi’ni kuran Sancak, Tarım işletmeleri Genel Müdürlüğü ‘TİGEM’in Acıpayam’daki 24 bin dekarlık arazisini 30 yıllığına kiraladı. Arazi üzerine, Avrupa’nın en büyük süt üretim tesisi inşa edildi. Tesis 2008 yılından bu yana hizmet veriyor. Tesislerin inşası için 50 milyon dolar kaynak harcanırken, halen çiftlikte 80 ton günlük süt üretimi gerçekleştiriliyor.


ÇİFTLİĞİNDE “6 BİN 500” İNEĞİ VAR


Atasancak şirketi, çiftlikteki inekleri ise ABD’den ithal etti. İlk ithalat ise 2007 yılının Aralık ayında bin 100 adet gebe düve ile yapıldı. Ardından 2008’de bin 700 adet daha gebe düve getirilerek sayı 2 bin 800’e ulaştı. Halen işletmede yaklaşık 6 bin 500 adet dişi hayvanın bulunduğu belirtildi. İşletmenin ihtiyacı olan yemler de sözleşmeli çiftçilik modeli ile çevre köylerden karşılanıyor. Tesis Avrupa’nın en büyük süt üretim merkezi olarak biliniyor. Tesiste 2014 yılı sonuna kadar günlük süt üretiminin 170 bin tona kadar yükseltilmesi öngörülüyor. Çiftlikte, halen 180 işçinin çalıştığı ve bu işçilerin de sendikasız olduğu öğrenildi.


ARAPLAR ORTAK OLMAK İSTİYOR


Tarım ve hayvancılık sektörüne toplam 5 milyar dolarlık yatırım yapmak istediğini açıklayan Ethem Sancak, şu anda ürettiği sütün büyük kısmını restoranlar başta olmak üzere işletmelere veriyor. Önümüzdeki yıllarda birden fazla markanın oluşturulması öngörülüyor. Yine üretilen sütün bir kısmının da işlenerek Arap ve Avrupa ülkelerine ihraç edilmesi planlanıyor. Bu arada, Ethem Sancak’ın çiftliğine ortaklık konusunda Körfez sermayesinden de teklifler geldiği kaydedildi.


Jet Fadıl'dan yatırımcısına iyi bahane!

| 4 Haziran 2014 Çarşamba |

Kamuoyunda 'Jet Fadıl' adıyla bilenen Fadıl Akgündüz'ün vaat ettiği gayrimenkulleri sahiplerine teslim etmediği, kiralarını da ödemediği ortaya çıktı.

GEREKÇELER ÇOK İLGİNÇ

Bayrampaşa’da yaptığı Caprice Gold Palace Otel’den devremülk alanlara Aralık 2013’te vaat ettiği teslim sözünü tutmayan Fadıl Akkündüz’ün, bu duruma Soma faciası, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın konuşmalarını gerekçe göstermesi dikkat çekti.

DOLANDIRICILIKTAN 1,5 YIL HAPİS YATTI

Dolandırıcılıktan 1,5 yıl hapis yatan Fadıl Akgündüz’ün, Bayrampaşa’da yaptığı Caprice Gold Palace Otel’den devremülk alanlara Aralık 2013’te vaat ettiği teslim sözünü tutmadığı, kira gelirlerini de ödemediği kaydedildi. 'Jet Fadıl' olarak bilinen Fadıl Akgündüz’ün çeşitli gerekçeler sunarak, müşterilerini ikna etmeye çalıştığı belirtildi. Jet Fadıl’ın ödeme ve teslim yapmama gerekçelerinin arasında ise Soma faciası, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun konuşması var. Fadıl Akgündüz, bu konuşmaların piyasayı etkilediğini ve ödemelerin bu sebeple geciktiğini vurguluyor.

"GEZİ OLAYLARI, 17 ARALIK OPERASYONU..."

Fadıl Akgündüz’ün gerekçe mektuplarından bazıları şöyle:

““Hepinizin bildiği üzere ‘Gezi olayları’ ve ’17 Aralık operasyonu’ piyasayı ve özellikle mülk satışlarını son on aydır çok etkiledi.

Özellikle 17 Aralık operasyonundan 30 Mart seçimlerine kadar “Vergi Barışı” taksitlerinin son ödemesinin de 30 Nisan’da yapılacak olması eklenince, piyasadaki nakit ihtiyacı daha da artmıştır…


Zamlar 2014 de Otomobil iştahımızı bıçak gibi kesti.

| |

Oto satışlarında büyük düşüş yaşandı.

Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bu yılın ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26,31 daralarak, 226 bin 698'e geriledi.

Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bu yılın ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26,31 daralarak, 226 bin 698'e geriledi.

Otomotiv Distribütörleri Derneği'nin (ODD) 2014 Mayıs ayı  Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar sonuçlarına göre, Türkiye'deotomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 2014 yılı ocak-mayıs döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26,31 gerileyerek 226 bin 698'e düştü. 2013 yılı ilk beş ayında toplam satış 307 bin 647 olmuştu.

Otomobil satışları bu yılın ilk 5 ayında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23,66 azalarak 178 bin 495'e indi. 2013 yılı ilk beş ayında satış 233 bin 816 olarak gerçekleşmişti.

Hafif ticari araç pazarı bu yılın 5 aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34,71 azalarak 48 bin 203'e düştü. Geçen yılın ilk 5 ayında hafif ticari araç satışları 73 bin 831 seviyesindeydi.

Otomobil pazarı mayısta yüzde 25,65 daraldı

Bu yıl mayıs ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 28,66 küçülürken, toplam pazar 58 bin 121'e indi. Bu rakam geçen yıl 81 bin 468 olmuştu.

Geçen ay otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,65 daralarak, 46 bin 379 olarak gerçekleşti. 2014 yılı mayıs ayında hafif ticari araç pazarı 2013 yılının mayıs ayına göre yüzde 38,48 azalarak 11 bin 742 seviyesine düştü.

Bu yılın ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 1600cc altındaki otomobil satışlarında yüzde 23, 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında yüzde 37,8 ve 2000cc üstü otomobillerde yüzde 4,9 daralma görüldü.

2014 yılı ocak-mayıs döneminde dizel otomobil satışlarının payı yüzde 63,8’e, otomatik şanzımanlı otomobillerin payı ise 46,2’ye yükseldi. Bu yılın ilk 5 ayında otomobil pazarı segmentinin yüzde 83,3'ünü vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu.

Segmentlere göre en yüksek satış adetine yüzde 51,4 pay ile C segmenti (91 bin 719), kasa tiplerine göre ise en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller yüzde 46,2 ile (82 bin 462) oldu.

Bu yılın ocak-mayıs döneminde en fazla otomobil ve hafif ticari araç satışını 37 bin 183 ile Volkswagen gerçekleştirirken, bu markayı 30 bin 445 ile Renault, 25 bin 740 ile Fiat ve 20 bin 334 ile Ford takip etti.

Yılın ilk 5 ayında 5 adet Bentley, 7 adet Ferrari, 3 adet Infiniti, 18 adet Jaguar, 1 adet Lamborghini,  32 adet Maserati ve 185 adet Porsche satışı gerçekleşti


Markalarda Türk adını kullanmak yasaklandı!

| |

’Türk, Türkiye ve Cumhuriyet’ kelimesi bulunan şirketlere, ’İsminizi değiştirin’ biçiminde uyarılar gönderilmeye başlandı.

Ticaret Sicili Müdürlüklerince başlatılan bu uygulamanın, 13 Ocak 2011 günü yürürlüğe giren, Türk Ticaret Kanunu gereği yapıldığı bildirildi. Yasada, ‘’Türk, Türkiye , Cumhuriyet ve Millî” kelimeleri, bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir’’ hükmü bulunuyor.

Şirketler açısından bu yönde bir yasak olduğu ve isimlerini değiştirmeleri gerektiği, yaklaşık iki yıl önce yürürlüğe giren yasanın 46. maddesi uygulanmaya başlanınca ortaya çıktı. Bazı illerin Ticaret Sicili Müdürlükleri adında ‘’Türk, Türkiye, Cumhuriyet ve Milli’’ kelimesi bulunan firma ve şirketleri belirleyerek tebligat yapmaya başladı.

‘’DEĞİŞTİRİN YOKSA CEZA VAR’’

Tebligatta yasanın ilgili maddesi hatırlatılarak, ‘’Unvanınızda bulunan ibarenin kaldırılması gerekmektedir. Beş iş günü içerisinde, gerekli tadil ve ortaklar kurulu karar suretini müdürlüğümüze tescil ettirerek, unvanınızı değiştirmeniz gerekmektedir. Aksi taktirde, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacak ve hakkınızda işlem yapılacaktır’’ denildi.

13 Ocak 2011 günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yasanın 46. maddesinin 3. fıkrasında ‘’Türk, Türkiye, Cumhuriyet ve Millî kelimeleri, bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir’’ deniliyor.

Yasada değişiklik yapılmadığı taktirde, CNN Türk , Habertürk , Kanaltürk gibi TV kanalları ile Türk Ekonomi Bankası ve Kuveyt Türk gibi bankalar, Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Sucukları, gibi şirketlerin de, bu durumdan etkilenme ihtimali bulunuyor.


Erdoğan merkeze yüklendi dolar yükseldi.

| 31 Mayıs 2014 Cumartesi |


Erdoğan yüklendi, dolar yükseldi

Başbakan Tayyip Erdoğan , AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada, “ Merkez Bankası ‘nda vakti dolunca biz gereğini yaparız. Yarım puanlık faiz indirimi milletle dalga geçmektir, alınacak kararların ciddi olması lazım…” diye konuştu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TCMB’ye yönelik eleştirilerinin ardından Dolar/TL paritesinde sert bir hareket yaşandı. Sabah saatlerinde 2.070 seviyesinde olan parite önce 2.0980’e oradan da saat 13.45 itibarıyla 2.1057′e kadar yükseldi.


Faiz Başbakan ile bakanların arasını açtı.

| 29 Mayıs 2014 Perşembe |

Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay, yurttaşların Başbakan Erdoğan'ın daha da otoriterleşmesinden kaygı duyduğunu dile getirdiği yazısında, karamsar olmadığını belirtti. Alpay, AK Parti içinde büyük bir huzursuzluk yaşandığını iddia etti.

'TÜRKİYE O KADAR İLKEL DEĞİL'

Alpay, "Türkiye’nin Erdoğan ve kliğinin sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığını, Erdoğan’ın gönlünde yatan türden bir rejimi sineye çekemeyecek kadar gelişmiş bir ülke olduğunu, olumsuz gidişe sonunda AKP’nin bile katlanamayacağını" yazdı.

Şahin Alpay'ın 'Yenilmeye mahkûm otokrat' başlıklı yazsının ilgili kısmı şöyle:

Yurttaşların artan bir bölümü ise, Erdoğan’ın başında olduğu hükümetin Türkiye’yi sürüklediği kutuplaşma ve kargaşadan derin kaygı duyuyor. Bunlar arasında yayılan bir endişe ise, bu gidişe dur demenin mümkün olamayacağı. Bu yurttaşlar Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilip Çankaya’dan partinin ve hükümetin denetimini elinde tutacağından, gelecek yaz yapılacak genel seçimleri de kazanıp anayasayı değiştireceğinden, Rusya benzeri bir otoriter rejimi yerleştirip en az on yıl daha Türkiye’ye hükmedeceğinden kaygı duyuyor.

AKP'DEKİ HUZURSUZLUK BUZDAĞININ GÖRÜNEN UCU

Ben ise hayli zamandır gerek yazılı, gerek sözlü yorumlarımda, karamsarlığa mahal olmadığını, Türkiye’nin Erdoğan ve kliğinin sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığını, Erdoğan’ın gönlünde yatan türden bir rejimi sineye çekemeyecek kadar gelişmiş bir ülke olduğunu, olumsuz gidişe sonunda AKP’nin bile katlanamayacağını savunuyorum. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili çıkışları, AKP’deki huzursuzluk buzdağının sadece görünen ucu.


Dolar yine yükselişe geçti

| 28 Mayıs 2014 Çarşamba |

Dolar son bir haftanın en yüksek seviyesini gördü serbest piyasada dolar 2.11'e kadar yükseldi.

Dün güne 2.09'un altında başlayan dolar 2.1072'ye kadar yükselerek, bir haftanın en yüksek seviyesini test etti. Dün günü 2.10'un hemen üzerinde tamamlayan dolar bu sabah serbest piyasada 2,1010 liradan güne başladı. Açılışın ardından 2,1120 liraya kadar yükselen dolar sonra 2,1109'dan alıcı buluyor.

Kapalıçarşı'da euro ise 2,8630 lira oldu


Hilal Cebeci dış borcu basıp basıp ödeyecek.

| 26 Mayıs 2014 Pazartesi |



Bir ülkenin masraf kalemleri arasında dış borçlar büyük önem taşır. 

Özellikle IMF gibi kuruluşlara olan borçların fazla olması ülkenin yatırımcılar için değeri belirleyen kalemler arasında önemli bir yer tutar. Tüm bu dış ve iç borçların ödenmesi insanların yaşam kalitesinen yatırımlarına kadar pek çok konuda belirleyicidir. İşte bu kadar önemli bir konuda fikrini belirten Hilal Cebeci dış borçları kapatmak için mizahi bir dille şu öneride bulunmuş…



Emlak vergisini %15 az ödemenin yöntemi ne?

| 23 Mayıs 2014 Cuma |

Emlak Vergisi'nin ilk taksidinin ödenme tarihinde sona doğru yaklaşılırken birçok ev sahibi katlanan vergi tutarından şikâyetçi. 

Emlak Vergisi iki ayrı değer göz önüne alınarak hesaplanıyor. Bunlardan ilki 4 yılda bir belirlenen arsa metrekare birim fiyatları. Bu değer 2014'te yeniden belirlendi ve birçok şehir ve ilçede yüzde 300'leri bulan artışlar nedeniyle mahkemelere taşınmaya başlandı. Takdir komisyonları tarafından belirlenen arsa bedelleri bu yıl mahkemeye götürülebiliyor. Çünkü önceki yıllarda komisyon kararlarına itiraz edilemiyordu. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı bulunca iptal etti. Böylece vatandaşların Emlak Vergisi'nin bir ayağına ilişkin mahkemeyolu açıldı.

Diğer ayak ise bina inşaat maliyeti. Bu maliyetleri Maliye Bakanlığı her yıl yenidenyayımlıyor. İşte yüksek belirlenen arsa bedelinden daha fazla ödenecek vergiyi deetkileyen ve gözden kaçan uygulama da burada başlıyor.

Belediyeler Maliye'nin cetveline göre binaların metrekaresini çarpıp verginin diğer ayağını belirliyor. Fakat belirlenecek maliyet 5 ayrı sınıfta toplanıyor. Lüks, 1, 2, 3 ve basit sınıf olarak. Belediyeler bu sınıfları şimdi ya müteahhitlerin bayanına göre ya da kendisi belirliyor. Vergiyifazla almak için de birim fiyatı fazla olan sınıfı seçiyor. Oysa belediyelerin belki de işine gelmediği için uygulamadığı ve binanın hangi sınıfta olduğunu düzenleyen yasal düzenlemelermevcut.

İlk olarak 1972 yılında çıkarılan Emlak Vergisi'ne Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzük konuya el atmış. Bu tüzükte binalar 5 sınıfa ayrılarak bu sınıfların nasıl belirleneceği Maliye Bakanlığı'na bırakılıyor. Bakanlık da 15 Aralık 1983'te hangi yapınınlüks hangisinin birinci hangisinin ikinci sınıf olacağını belirlemiş. Örneğin binanın lüks sayılması için dış cephesi, mermer, çini ve bakır kaplamalı olmalı. 2'den fazla odası gizli ışıklandırmalı, 2'den fazla odası ısı ve ses yalıtımlı gibi birçok özelliği olmalı.

YARIDAN FAZLA ÖZELLİĞİ İÇERMELİ

14 seri No'lu tebliğde de Maliye Bakanlığı yukarıdaki 2 yasal düzenlemeye dikkat çekerek binainşaat maliyetinin belirlenmesinde bakanlığın 15 Aralık 1983'te yayımladığı cetvele göre belirlenmesi gerektiğini belirterek bu konudaki şüphelere de yer bırakmıyor. Aynı tebliğde bir sınıfın yarısından fazla özelliği bünyesinde barındıran binanın o sınıfa gireceği ifade edilerek bir sınıfın özelliklerinden yarısından bir az özelliği taşıyan binanın bir alt sınıfta değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Bu ise verginin yüzde 15'e kadar düşmesini sağlayabiliyor.


Zenginler nasıl zengin oluyor.

| 19 Mayıs 2014 Pazartesi |

ABD'de yapılan bir araştırmada, zenginlerle fakirler arasında giderek büyüyen refah açığının nedenine yer verildi.

Dünyada zenginlerle fakirler arasında giderek büyüyen refah açığı, her daim tartışılan bir konu olmuştur.

Son olarak konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Ekonomist Paul Krugman, hedge fon yöneticilerinin milyar dolarlık maaşlarının, büyüyen refah açığında eğitimin rolünün çok az olduğunu ortaya koydunu söyledi.

Krugman, yatırımcıların paradan daha çok para yaptığı için zenginin giderek zenginleştiğini savundu.

Modern ''Eşitsizlik dereceyle ilgili değil, oligarşiyle ilgili'' diye konuştu.

Fakat ABD'de yapılan bir çalışma, tam tersi yönde bir görüş ortaya koydu.

Duke University'den araştırmacı Jonathan Wai tarafından yapılan bir çalışmada, dünyadaki multi milyarderlerin iyi eğitim aldığı ve bişisel yeteneklerinin güçlü olduğu sonucuna ulaşıldı.




Somalı madenciler bankalara borçlu çıktı.

| 17 Mayıs 2014 Cumartesi |

Bankaların borç silme hamlesi madencinin borcunu gündeme getirdi. Soma’da bankalardan kullanılan bireysel kredi ile kredi kartı borçları 690 bin TL çıktı. Bu rakam bankaların verdiği toplam kredilerin % 0.00006’sı ediyor.

Türkiye’de iş yapan birçok banka Soma’da meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlerin borçlarını ardı ardına sildiklerini açıkladı. Hayatta kalanların ise borçlarını yeniden ele alarak, yapılandıracaklar.

Ticari hukuk kuralları içinde kredi borçlusu hayatını kaybettiğinde borcu mirasçılarına kalıyor. Borç sigortalanmış ise bu borçları sigorta şirketi ödüyor.
Bununla birlikte Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) iki ay önce çıkardığı düzenleme ile sigorta zorunluluğunu kaldırdı. Bankalar artık bireysel kredi verdikleri müşterilerinden zorunlu olarak Hayat Sigortası yapmalarını isteyemiyor. Bankalar sadece konut kredilerinde müşterilerinden hayat sigortası yapmalarını isteyebiliyorlar. Konut kredileri de belli bir teminat karşılığında verildiği için bu kredilerin de banka açısından çok fazla bir riski bulunmuyor.

Ortalama gelir: 1.400 TL
Bir bankacının verdiği bilgiye göre Somalı madencilerin gelir ortalaması 1.400 TL’ye işaret ediyor. Bankalar BDDK’nın çıkardığı yeni yasal düzenlemeler kapsamında bir kişiye en fazla maaşının 5 katı kadar kredi limiti tanıyor.
Türkiye’de yaşanan bu acı olayın ardından Soma halkının bankacılık sektöründen kullandığı kredilerin tutarına bakıldığında madencilerin gelirinin ne oranda kredi kullanımına etki yaptığı da görülüyor.
Tüm Soma halkının sistemden kullanabildiği ticari, bireysel kredi kartı ve bireysel tüketici kredilerinin toplam tutarı 775.823 bin TL’yi aşmıyor. Burada 85 bin TL’lik ticari krediler düşüldüğünde, bireysel borç toplamının 690 bin TL olduğu görülüyor.

Sigortasız risk: 1.336 TL!
Bankalar arka arkaya madencilerin acısını paylaştıklarını ve hayatını kaybeden işçilerin borçlarını sildiklerini açıklarken, Somalılar kamu ve özel bankalardan 614.583 bin TL bireysel kredi, 76.857 bin TL bireysel kredi kartı ve 84.383 bin TL ticari kredi almışlar. Bu arada bir diğer önemli ayrıntı da bankaların bütün kredi riskleri neredeyse sigorta kapsamında. Soma’daki sigortasız toplam risk sadece 1.336 bin TL’ye işaret ediyor.


Buğday dondu ekmekte büyük tehlike

| 9 Mayıs 2014 Cuma |

Buğday kuraklık ve dondan en çok etkilenen ürünler arasında yer alırken, bazı bölgelerde rekolte kaybı yüzde 50’yi aştı.

29-30 Mart’ta yaşanan don olayı sonrası Çukurova’da hasatın 1 ay öne geldiğini ifade eden Ceyhan Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan, buğday hasatının biçerdöver ile değil çim biçme makineleri ile yapıldığını söyledi.

 Geçen yıl Ceyhan’da 200 bin ton buğday üretimi yapıldığını belirten Tezcan, “Sulama yapılan bölgelerin durumu biraz daha iyi ancak bu yılki üretim 100 bin tonu geçmez” dedi. Ceyhan’da 60-70 bin dekarda hasat yapıldığına dikkat çeken Tezcan, “Buğday başakları boş. Hepsi saman oldu. Geçen yıl 65-75 kuruş olan buğday fiyatı 90 kuruşu geçti. Önlem alınmazsa buğday ithalatı artar. En çok etkilenen de ekmek fiyatları olur” dedi.


YÜZDE 25 KAYIP

Kuraklığın etkisinin beklenenden daha fazla olduğunu ifade eden Türkiye Ziraatçılar Derneği İbrahim Yetkin, “Türkiye genelinde büyük problem yaşanıyor. Şu an yağmur yağması hiçbir şeyi değiştirmez. Türkiye genelinde yüzde 25’lik rekolte kaybı yaşanması bekleniyor” dedi. Bu bölgenin Türkiye’nin ihtiyacını karşılamada üçüncü sırada olduğunu belirten Yetkin, “Toprak Mahsulleri Ofisi geçtiğimiz günlerde 2.5 milyon ton buğday ithal etme yetkisi aldı. 2.5 milyon tona yakında deposunda bekliyor. Eğer önlemler yeterli olmazsa ilk etkilenecek olan ekmek fiyatları olur” dedi.

Kaliteli buğday yetişmiyor

TÜRKİYE’de kaliteli buğday üretimi konusunda da büyük sıkıntı yaşandığını dile getiren İbrahim Yetkin, “Kaliteli buğday olmadığı için un üreticileri yurtdışından buğday ithal ediyor. TMO fiyat artışını engellemek için önceden ürün toplamaların önüne geçmeli” diye konuştu.


Zafer Çağlayan 10 bin dolarlık ayakkabı giyiyormuş!

| 8 Mayıs 2014 Perşembe |

Ne ayakmış breh breh!

700 bin liralık saatiyle konuşulan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın ayakkabısının da 10 bin dolar (21 bin TL) olduğu iddia edildi.

700 bin TL'lik saatiyle ilgili verdiği ifade ve saat şirketinin bu ifadeyi yalanlamasıyla gündemde olan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan şimdi de ayakkabılarıyla gündemde.

Aydınlık gazetesinin haberine göre İtalya’nın Milano şehrinde özel olarak üretilen ve fiyatları 10 bin dolar civarı olan el yapımı ayakkabılardan bir çift de Zafer Çağlayan da mevcut.


Hazine sözleşmesi fesh edilen özel şirketlerin kredi borcunu ödeyecek!

| 22 Nisan 2014 Salı |

Devletin malı hazine.

HAZİNE, “borç üstlenim koşullarını” açıkladı. Müsteşarlık tarafından dün Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre, sözleşmenin şirket kusuru nedeniyle feshedilmesi durumunda Hazine’nin şirketin aldığı kredilere yönelik üstleneceği borç ana kredinin yüzde 85’i kadar olacak.

  Başta şehir hastaneleri olmak üzere yap-İşlet-devret ve yap-işlet-kirala yöntemiyle yapılan birçok proje için belli koşullarda Hazine’nin borç üstlenmesi kanun değişiklikleriyle gündeme gelmişti. Buna göre yatırım tutarı 1 milyar TL olan kamu-özel ortaklığı projelerle, asgari yatırım tutarı 500 milyon TL olan eğitim  ve sağlık yap-kirala-devret projelerinde; sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi durumunda yatırım ve hizmetler için sağlanan ana kredi ve ana krediye yönelik türev ürünlerden kaynaklanan mali yükümlülükler Hazine tarafından üstlenilecek.

Bir idare bir proje için Hazine’nin “borç üstlenim taahhüdü” vermesini isterse ihaleyle ilgili şartnameyi yayınlanmadan önce sözleşme taslağı ile Hazine’ye iletecek. Müsteşarlık, sözleşme taslağındaki ve borç üstlenimini doğrudan ilgilendiren hükümleri değerlendirecek ve uygun bulması halinde görüş verecek. Konu Bakanlar Kurulu’nda da görüşülecek. İhalenin gerçekleştirilmesinden sonra, müsteşarlık sözleşme taslağını yeniden değerlendirecek ve uygun bulması halinde “uygun” görüşü verecek. Bir yıl içinde sağlanacak borç üstlenim taahhüdü limiti her yıl bütçede belirlenecek.


En zengin Türk isyan etti.

"O kadar param YOK."


Murat Ülker, Forbes’ın kendisini 3.7 milyar dolarlık varlığıyla Türkiye’nin en zengini seçmesine tepki gösterdi. “Ben bankaya para yatırmam şirketime yatırırım” diyen Ülker, “Varlıkların tamamı alınmış ama nakitten bahsetmiyor. Söyleyecek çok şey var” yorumunu yaptı

Ül­ker Ço­cuk Si­ne­ma Şen­li­ği­’nin ön gös­te­ri­mi için Art­vi­n’­in Ar­ha­vi il­çe­sin­de bir grup eko­no­mi ga­ze­te­ci­siy­le bu­lu­şa­rak soh­bet top­lan­tı­sı ya­pan Ül­ker, her so­ru­ya açık­lık­la ce­vap ver­di ve gö­rüş­le­ri­ni de açık­la­dı.

Ça­lış­tık­la­rı sek­tör­ler­de iş­le­rin iyi git­ti­ği­ni be­lir­tenMurat Ül­ker, “Ye­rel se­çim­ler­de pi­ya­sa­lar pek et­ki­len­mi­yor. Ba­şın­da da et­ki­le­me­di so­nun­da da. Bi­zim iş­ler iyi gi­di­yor, hiç da­ral­ma ol­ma­dı, şi­ka­yet­çi de­ği­li­m” de­di. Ül­ker, se­çim so­nuç­la­rıy­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­si so­rul­du­ğun­da da “Halk ka­ra­rı­nı ver­di, yo­ru­ma ge­rek yok. Ben se­çe­nim, va­tan­daş ola­rak gö­re­vi­mi yap­tım. Se­çi­len­ler dü­şün­sün ar­tı­k” di­ye ko­nuş­tu.

"VARLIK VAR AMA NAKİT YOK"

“Ken­di pa­ra­mı ban­ka­ya koy­mam. O ka­dar pa­ram yo­k” di­yen Ül­ker, For­be­s’­ın bi­rin­ci­si ol­du­ğu ha­tır­la­tı­lın­ca şu yo­ru­mu yap­tı: “Var­lık­la­rın ta­ma­mı alın­mış ama na­kit­ten bah­set­mi­yor. Söy­le­ye­cek çok şey var.  Ay­rı­ca Tür­ki­ye­’nin en zen­gi­ni tüm var­lık­la­rıy­la çı­kı­yor. Ben pa­ra­mı ban­ka ye­ri­ne şir­ke­te (Göz­de­’ye) ya­tı­rı­yo­rum. Şir­ke­tin o işi var. On­lar dün­ya ça­pın­da mo­ney ma­na­ge­ment ya­pı­yor­lar.”

Bugün


Devlet özel sektör borcuna sınırsız garanti veriyor!

| 21 Nisan 2014 Pazartesi |

Özel sektörün dış borcuna devlet garantisi getiren düzenleme, şirketlerin kendi borcuna kefil olmasını engelliyor.


Yönetmeliğe göre şirketlerin ödemediği dış borcu Hazine üstlenmek zorunda kalırsa, devlet milyarlarca dolarlık zararın küçük bir kısmını şirketten geri tahsil edebilecek. Üstelik garanti tutarı her yıl yenileneceği için devletin özel sektör riski birkaç yıl içerisinde devasa rakamlara ulaşabilecek.

Risk devlete kar şirkete

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Hazine Müsteşarlığı Tarafından Gerçekleştirilecek Borç Üstlenimi Hakkında Yönetmelik" düzenlemesi; büyük projelerde 'riski devlete yükleyen, karı özel sektöre bırakan' kritik maddeler içeriyor. Türkiye'yi 2001 krizine sürükleyen nedenleri yeniden oluşturma riski taşıdığı ifade edilen yönetmelikteki şu maddelerin kamu maliyesine büyük yükler getirebileceği belirtiliyor:

Teminat 1 taksit için

Dış borcuna garanti verilecek şirketlerden, kredi borcunun tamamı için teminat istenmeyecek. Yönetmeliğe göre borcunu devlete ödetme riski bulunan şirketlerden kredinin tamamı yerine 'en yüksek taksitin yüzde 10 fazlası' kadar kefalet istenecek. Hazine Müsteşarlığı'na verilecek bu kefalet şirket ortaklarını müştereken ve müteselsilen bağlayacak.

Sadece 55 milyon dolar

Buna göre örneğin 1 milyar dolar dış krediyi devlet garantisiyle yurtdışından getiren bir şirket bu borcu 50 milyon dolarlık taksitlerle geri ödeme anlaşması yapmışsa, Hazine'ye en fazla 55 milyon dolarlık kefalet verecek. Şirket bu küçük teminat karşılığında devletten 1 milyar dolarlık garanti almış olacak. Eğer o şirket dış borcunu ödeyemezse devlet 1 milyar dolarlık borcun tamamını garanti kapsamında dışarıya öderken 55 milyon dolarlık kısmını teminat sayesinde kurtaracak. Dolayısıyla 945 milyon dolarlık borç vatandaşın sırtına binecek.

Büyük yük gelebilir

Devlet garantisi ifade edildiği gibi 3 milyar dolarla sınırlı kalmayacak. Yönetmeliğe göre hükümet, her yıl istediği tutarda özel sektör garantisini bütçeye yazacak. Üstelik garanti tutarını Bakanlar Kurulu iki katına kadar çıkarabilecek. Dolayısıyla örneğin önümüzdeki yıl hükümet isterse bütçeye 5 milyar dolar sınır koyup daha sonra özel sektörün 10 milyar dolarlık borcuna garanti verebilecek. Garanti her yılın bütçesiyle yenileneceği için örneğin 10 yıl içerisinde bu tutar 100'lerce milyar doları aşabilecek. 2014 bütçesine eklenen bir maddeyle devletin sadece bu yıl üstlenebileceği özel sektör borç yükü 3 milyar dolara çıkarılmıştı.

Kötü niyetli şirkete bile garanti veriyor

Yönetmelikte Hazine garantisi için olağanüstü durum, ekonomik kriz ya da uluslararası bir ekonomik çöküntü şartı aranmıyor. Yönetmeliğe göre, bu tür bir sorun yaşanmadığı halde, tamamen kendisinden kaynaklanan nedenlerle dış borcunu ödemeyen şirketlerin borcuna dahi garanti verilecek. Dolayısıyla şirketlerin kötü niyeti ya da yönetim hatasının ağır faturasını vatandaş ödemek zorunda kalacak.

Üçüncü köprü ve havalimanı da var

Yönetmeliğe eklenen bir istisna maddesiyle, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı ve halen proje aşamasında olan yap-işlet-kirala modelli şehir hastanelerini yapacak olan şirketler, finansman sıkıntısı yaşamaları halinde Hazine'den krediye garanti olmasını isteyebilecekler. Türkiye'deki özel sektör kuruluşları, içinde bulunulan seçim ortamı ve 17 Aralık sonrası ortaya çıkan siyasi belirsizlikler nedeniyle yurtdışından kredi bulmakta zorlanıyor. Bulunan krediler ise çok pahalı maliyetler içeriyor. Hazine garantisi, işte bu kilidin açılmasında en büyük anahtar görevi oynayacak.


"Reza ya hiç dayak yememiş ya da saymayı bilmiyor!"

Cari açığı 'hayırsever' Reza kapatmış!

17 Aralık 2013’te rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda tutuklanan, daha sonra serbest bırakılan Reza Zarrab, havuz medyasına verdiği mülakatta  “Cari açığın yüzde 15’ini ben kapattım.” diyor.

Geçen yılki 65 milyar dolar cari açığın 10 milyarını finanse ettiğini söylüyor. Peki nasıl? İran’a altın ihraç etmiş. İster İran’ın dış ticaret rakamlarına, ister TÜİK’in verilerine bakın senelik 10 milyar dolar altın ticareti göremezsiniz. İran ithal edilen altından yüzde 50’ye yakın vergi alırken bu ülkeye kayıtlı yollarla kim, niye altın satsın?

Sabah Gazetesi’ne mülakat veren 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun kilit ismi Reza Zarrab, (Rıza Sarraf) “Cari açığın yüzde 15’ini ben kapattım.” diyor ki ilk bakışta 77 milyonun “evvela kendisinden özür dilemesi ardından şükranlarını arz etmesini!” gerektirecek kadar büyük lokma bu. Geçen sene 65 milyar dolar cari açık verdi Türkiye. Zarrab diyor ki açığın 10 milyar dolarını ben finanse ettim. Bir an bunu doğru kabul edelim. Tek başına 10 milyar dolar getirmiş Zarrab ülkemize. Peki nasıl? İran’a altın ihraç etmiş onun karşılığında. İster İran’ın, ister TÜİK’in verilerine bakın senelik 10 milyar dolar altın ticareti göremezsiniz. İran altın ithalatına yüzde 50’ye yakın vergi alırken bu ülkeye kayıtlı yollarla kim, niye altın satsın? Altının ons fiyatı belli. Dünyada çok dar bir marjda getiri elde edilebilecek değerli madeni satsa da bu kadar vergiden sonra para kazanılabilir mi? İran’ın altın ithalatına ördüğü duvarın ancak rüşvet ve iltimasla aşıldığını bizzat altın ticareti ile iştigal edenler söylüyor.

Zarrab evlere şenlik mülakatta rakamlar verse de çuvallamaktan kurtulamamış: “Bakın, İran’ın Türkiye ile yıllık ticaret rakamı 3,5 milyar Euro’dur.” Rakamlarla arası iyi değil. İki ülkenin ticaret hacmi söylediğinin en az 2,5 katı. Geçen sene İran’a yapılan 4 milyar 192 milyon dolarlık ihracata karşılık, bu ülkeden 10 milyar 383 milyon dolarlık ithalat yapmışız. Üstelik Türkiye’nin İran’a olan ihracatındaki en büyük düşüş, “Kıymetli veya yarı kıymetli taşlar, kıymetli metaller, inciler, taklit mücevherci eşyası, metal paralar” kaleminden kaynaklandı. Geçen yıl bu kalemden 1 milyar 679 milyon dolar ihracat gerçekleştirilirken, bu rakam 2012’de 6 milyar 540 milyon dolardı. Yüksek miktarda petrol ve gaz aldığından her halükârda Türkiye’nin İran’a karşı açık verdiği bir ticaretten bahsediyoruz. En fazla açık verdiğimiz 5. ülke İran iken Zarrab cari açığımızı 10 milyar dolar azalttı, öyle mi? Hoca Nasrettin’in hanımına sorduğu gibi soralım Zarrab’a: “İran’a iğneden ipliğe ne sattıysak toplam 4,1 milyar dolar kazandıysak sizin altın ticaretinden ülkemize kazandırdığınız 10 milyar dolar nerede?”


Sıfır araba merakı vatandaşı sıfırladı.

| 19 Nisan 2014 Cumartesi |

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, piyasada hızla sürdürülen “Sıfır Otomobilö kampanyalarının göründüğü gibi olmadığını ve tüketiciyi sıfırladığını belirterek "Kampanyalar yüzünden tüketici icralık oldu" dedi. 

ÇETKODER Başkanı Göktaş, tarafından yapılan yazılı açıklamada, son 5 senedir aralıksız ve çeşitli alternatiflerle tüketiciye sunulan ve cazip hale getirilen "Sıfır Otomobil" kampanyalarıyla vatandaşın bilmeden, bilinçsizce yaptığı alış veriş neticesi, ekonomide daralma olduğunu ve borcunu ödeyemeyen çok sayıda tüketicinin icralık olduğunu vurguladı.
Göktaş şunları kaydetti:
"Hiç düşünmeden, piyasada cazip hale getirilen krediler ile uzun vade borçlanarak sıfır araçlar alan ve bunu ödemek için ise piyasa şartlarının da el vermemesi yüzünden, nakit sıkıntısına girip borcunu ödeyemeyen vatandaşın, bankaca rehinli olan araçları yedi emin depolarının oto park ve garajlarında hacizli vaziyet de bağlanmış durumda. Bu arada piyasanın ikinci elde yaşadığı olumsuzluklar nedeniyle de, ne banka bunu kısa vadede satıyor, ne tüketici borcunu ödeyebildiği için icradan geri alabiliyor. Üstelik yediemin depolarında, oto parklarda kaldığı süre içinde Borçlu tüketici birde günlük astronomik bir şekilde otopark ücreti ödemek durumunda kalıyor. Ayrıca icra ve avukat masrafları da binince, işin içinden çıkılamaz hal alıyor. Tüketiciye her türlü külfet oluşuyor. Tüketici sıfır araba alıyorum diyerek, düşünmeden ve başına geleceği bilmeden yaptığı bu alış veriş sonrası büyük mağduriyet ve çöküntü yaşıyor"

"YURT GENELİ 42 BİN 850 ARAÇ OTOPARKLARDA"
Sıfır araba kampanyasıyla, araç alıp bankalara ve finans kuruluşlarına borçlanan tüketicinin, bu borcu ödeyemediği için araçlarından olmuş durumda ve araçların otoparklarda, yediemin depolarında icralık ve hacizli olarak bağlı olduğunu belirten Göktaş, “Yurt geneli, bu şekilde sıfır araç olup, kredi ile alınan ve şu an bağlı durumda olan araç sayısı, 42 bin 850. Bu rakam sadece sürdürülen kampanyalar neticesi kredi ile araç alan ve bunu ödeyemeyenlerin sayısı. Ayrıca piyasanın ekonomik sıkıntı yaşamasından dolayı iş güç sahibi, iş erbabı ticaret yapan müessese sahibi kimselerin araçları da icra takibi ile bağlanmakta. O sayı bu rakamın içinde değil. Birde onu düşünün. Bu sayı korkunç boyutlara varacak" dedi.

"BUNLAR MİLLİ SERVET, BİLİNÇSİZ HARCAMA EKONOMİYİ FELÇ EDİYOR"
Göktaş, araçların boşu boşuna yedi eminlerin oto pazarlarında çürüdüğünü ve olanın milli servete olduğunu söyledi.
Ucuz kredi,cazip kredi, peşinatsız satış gibi cazip tekliflere kanarak aldıkları araçların borçlarını ödeyemeyen tüketicinin perişan olduğunu ve gereksiz harcamalar dolayısıyla milli ekonominin de zarar gördüğünü ifade eden Göktaş, şöyle dedi:
“Bu nedenle cazip tekliflere bakıp borçlanmayın. Neticede sıfır araba artık yatırım olmaktan da çıktı. Elinizde ihtiyacınızı gören bir aracınız var ise, modelini, markasını yenileyeceğim diye aşırı harcamaya, gereksiz harcamaya bulaşmayın. Mevcudunuzla idare edin. Gereksiz ve aşırı tüketimden, lüks harcamadan lütfen vazgeçin. İleride telefisi güç maddi ve manevi zararlar yaşarsınız."


Search

Labels