Labels

About Me

Haberi çeşitli kaynaklardan sorgular ve ziyaretcilerine en doğru haberleri paylaşır.Haberi kaynağına soracaksın... Habersor editoru
insan hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
insan hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

"Tayyip Erdoğan Rizede kendi bacılarını dövdürdü."

| 4 Haziran 2014 Çarşamba |

Rize’de HES inşaatına tepki için oturma eylemi yaparken jandarmanın sert müdahalesiyle yaralanan köylülerden Havva Bir Başbakan Erdoğan’a da tepki gösterdi: O Tayyip Erdoğan, kendi bacılarını dövdürdü.

Rize ’nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde yapılan hidroelektrik santrali (HES ) inşaatında dinamit patlatılmasına ve ağaç kesilmesine tepki için oturma eylemi yaparken jandarmanın sert müdahalesiyle yaralanan köylülerden Havva Bir (50), kendilerine hiçbir uyarı yapılmadan coplandıklarını söyledi. Hemşehrisi Başbakan Tayyip Erdoğan’a da tepki gösteren Bir, “O Tayyip Erdoğan, kendi bacılarını dövdürdü.” dedi.

Şimşirli köyünde 31 Mayıs Cumartesi günü meydana gelen olayda, özel bir şirket tarafından HES yapımı için ağaçların kesilmesine ve dinamit patlatılmasına tepki gösteren köy sakinleri, şantiye önünde oturma eylemi başlatmıştı. Eylem sürerken bölgeye gelen jandarma ekipleri, kalabalığa dağılması uyarısında bulundu. Köylüler eylemlerini sürdürünce arbede yaşandı. Jandarmanın oturma eylemi yapan kadınları kalkanlarla ittirmesi, olayları daha da büyüttü. Jandarmanın müdahalesi sonucu 5’i kadın 15 kişi çeşitli yerlerinden hafif şekilde yaralandı. Olay sonrası gözaltına alınan 6 kişi ifadeleri alınıp serbest bırakıldı.

Olayda cop darbesiyle bacağından yaralanan Havva Bir, jandarmanın önceden hiçbir uyarı yapmadan bir rütbeli askerin talimatı ile kendilerine saldırdığını iddia etti. Yaşları 50 ile 70 arasında değişen kadınlar olarak karayolunda beklediklerini anlatan Bir şöyle devam etti: “Orada otururken geldiler, komutan ‘saldırın’ dedi ve bize saldırdılar. Kadınlarımıza, annelerimize, bacılarımıza sert müdahale ettiler. ‘Yapmayın’ dememize rağmen bizi dinlemediler. Kalkanları ile topladılar bizi dereye dökecek şekilde copladılar. Birçok kadını yaraladılar. Bizim tek amacımız suyumuzu, köyümüzü korumak. Başka bir amacımız yok. Bundan sonra ne jandarmaya güvenirim ne de polise. Çünkü biz bunu hak etmedik. Yolu kapattılar, ‘medyanın haberi olmasın’ dediler. Kadınları orada copladılar. Bu devlet onların devletiyse, bizim neyimiz? Biz sopa yemeyi hak etmedik. O Tayyip Erdoğan kendi bacılarını dövdürdü. Onun annesi, bacısı yok mu?”


Son TOMA bükücü.

| 3 Haziran 2014 Salı |

Adana'da Gezi'nin yıldönümünde yapılmak istenen yürüyüşe müdahale eden TOMA'nın üzerine çıkarak suyu polise yönelten Onurcan Taşdemir, artık 'Diren TOMA Onurcan geliyor' sloganıyla karşılanıyor ve 'Son TOMA bükücü' adıyla anılıyor!

Adana’da 31 Mayıs günü yapılan Gezi yürüyüşüne polis müdahale etti. TOMA ile su sıkılırken sürpriz bir görüntüyle karşılaşıldı. Birden parkın içinden alkış ve ıslık sesleri gelmeye başladı. Alkışladıkları kişi TOMA üzerine çıkarak suyu polise yöneltmeye çalışan, gözaltına alındıktan sonra Adliye çıkışında, “Diren TOMA Onurcan geliyor” sloganlarıyla karşılanan ve sosyal medyada, “Son TOMA bükücü” olarak anılan Onurcan Taşdemir’di. Taşdemir, Evrensel gazetesinden Volkan Pekal'in sorularını yanıtladı.

"Anlık gelişen bir olaydı ama…"

Herkesin “TOMA’ya çıkmaya nasıl cesaret ettin?” sorusuyla karşılaştığını söyleyen Taşdemir, “Aslında o, anlık gelişen bir şeydi” dedikten sonra nedenlerini sıralıyor: “Berkin’in, Ethem’in öldürülmesi, Soma’daki iş cinayetleri ve o gün yaşanan polis terörü, halka yönelik şiddet…” Son olarak polisin arkadaşlarına müdahalesinin yarattığı öfke ve üç TOMA’nın arasında kalması da böyle bir şey yapmasına sebep olmuş.

"Alkışları duyunca rahatladım"

TOMA üzerinde su sıkarken, Çevik Kuvvet polislerinin üzerine plastik mermiler yağdırdığını, sivil polislerin de taş attığını söylüyor Taşdemir. Ama tam o sırada eylemcilerin alkışlarını duyunca rahatlamış. İlk çıktığında çekinse de alkışlayanları duyduktan ve TOMA’nın üzerinde slogan attıktan sonra içinde korku kalmamış.

Hakim sordu: ‘Fışkiyeyi’ sen mi kırdın?

Gözaltına alındıktan sonra mahkemeye çıktığında hakim de şaşırtmış Taşdemir’i. Hakim, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, Gezi eylemleri sırasında belediye bahçesindeki fıskiye ile ilgili şikayetine gönderme yaparak, “TOMA’nın ‘fışkiyesini’ sen mi tuttun?” diye sormuş.

Taşdemir, avukatına yaptığı eylemin cezasını sorduğunda da gülümseyen avukattan TCK’da ‘TOMA’ya çıkmak’ diye tanımlı bir suç olmadığı yanıtını almış.

Olay sırasında yüzünden yaralanan Taşdemir, “TOMA üzerine çıkan çılgın genç” imajından ve yaptığının “çılgınlık” olarak görülmesinden ise rahatsız.


"Ayhan Yılmaz gaz fişeği ile vuruldu" iddiası.

| 24 Mayıs 2014 Cumartesi |

"Ayhan Yılmaz gaz fişeği ile vuruldu"
Okmeydanı'nda hayatını kaybeden ve kimliği dün akşam saatlerinde belirlenen Ayhan Yılmaz'ın gaz fişeği ile vurulduğuı öne sürüldü.

Okmeydanı'nda hayatını kaybeden ikinci kişinin kimliğinin 42 yaşındaki Ayhan Yılmaz olduğu belirlendi.

Uğur Kurt isimli gencin polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından çıkan olaylarda hayatını kaybeden ancak kimliği belirlenemeyen kişinin 1972 Giresun doğumlu 42 yaşındaki Ayhan Yılmaz olduğu belirlendi.

GÖZÜNDEN ŞARAPNEL PARÇASI ÇIKTI

Çıkan olaylarda atılan el bombasının patlaması sonucu ağır yaralandığı iddia edilen kişi bugün hayatını kaybetti. Sağ gözünden şarapnel parçası çıkarılan ve beyin kanaması geçiren kişinin üzerinden sadece bir çakmak çıkmıştı.

AF ÖRGÜTÜ: AYHAN YILMAZ GAZ FİŞEĞİ İLE VURULDU

Uluslararası Af Örgütü, Okmeydanı’nda polis tarafında vurulduğu iddia edilen Uğur Kurt ve Ayhan Yılmaz’ın ölümüne ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamada el yapımı bir patlayıcıdan çıkan şarapnel parçasınin kafasına gelmesi sonucu ağır yaralandığı belirtilen Ayhan Yılmaz'ın gaz fişeğinde yaralandığı öne sürülerek, "ilk raporlara göre bir kişi sağ gözünden gaz yaşartıcı gaz fişeği ile vuruldu. Hastaneye kaldırıldı fakat aldığı yaralar sebebiyle hayatını kaybetti" denildi.
Gezi Parkı eylemlerinden bu yana polisin aşırı şiddet kullanımına vurgu yapılan açıklamada “Okmeydanı'ndaki iki ölüm, Türkiye'nin gösterilerde sürekli olarak aşırı güç kullandığı bir dönemin ardından gerçekleşti. Haziran 2013'ten bu yana hak ihlali niteliğindeki güç kullanımı yüzünden dört kişi doğrudan olay yerinde öldü. Yetkililerin polisin gerçekleştirdiği hak ihlalleri ile ilgili derhal ve etkili bir soruşturma başlatma konusundaki başarısızlığı halkın artan öfkesini körükledi” ifadesi kullanıldı.


Polisler çıplak aradı;savcı ne güzel oruç tutmuşlar dedi!

| 21 Mayıs 2014 Çarşamba |

Gezi Parkı olaylarına ilişkin yedisi yabancı 255 sanıklı davanın 7. duruşması yapıldı. İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 23 tutuksuz sanık katıldı. Sanıklar, kimlik tespitinin ardından savunmalarını yaptı. 

'9-10 POLİS ÜSTÜME GELİP AĞIR ŞEKİLDE DARP ETTİLER' 

Duruşmada savunma yapan üniversite öğrencisi M. E., 2 Haziran 2013 gecesi Üsküdar'dan Beşiktaş 'a arkadaşını ziyaret etmek için geçtiğini belirterek, "Arkadaşıma giderken, daha önceden atılmış gaz bombasından etkilenip öğrencisi olduğum Bahçeşehir Üniversitesi kampüsüne sığındım. Beşiktaş Çarşı'ya girmek istedim, ancak Barbaros Bulvarı girişi polis tarafından tutulmuştu. Akaretler tarafına yürüdüm, ancak polis orayı da tutmuştu. Geri dönerken, dinlenmekte olan çevik kuvvet polisi bana laf attı. 'Evine git birader" dedi. Daha sonra ağır küfürler etti. 9-10 polis üstüme gelip ağır şekilde darp ettiler" dedi. 

'BEYİN SARSINTISI GEÇİRİYOR OLABİLİRDİM'

Polislerin kafasına kaskla vurduğunu iddia eden M.E., "Darpın etkisiyle kendimde değildim. Otobüse ters kelepçeli olarak bindirildim. Kafam kanıyordu. Gözaltına alınan diğer şahıslar kafamın kanamasını durdurmak için kafama tişört tuttular. Polisler bunu yapanlara da küfür etti. 2 saat tıbbi yardım yapılmadı. O sırada beyin sarsıntısı geçiriyor olabilirdim" diye konuştu. 

'ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ BIRAKILDIK'

Kabin memuru sanık H.T. da, 5 Haziran 2013 günü saat 20.00 civarında arkadaşının kendisi ve diğer arkadaşı A.K.'u Gümüşsuyu Caddesi'nin başında bıraktığını belirterek "Hiçbir olay yoktu. Gezi Parkı'nın oraya gittik. Birkaç saat oturduktan sonra, eve dönmek için taksiye binmek amacıyla indiğimiz yere geri döndük. Bir anda gaz bombaları atıldı. Mecburen herkesle birlikte İTÜ'nün merdivenlerine doğru kaçmaya başladık. A.K. ile birlikte birbirimize tutunup çöktük. Tam o sırada coplarla polisler ikimizi darp etti. 48 saatte yalnızca 1 kez yemek verildi. Çıplak aramaya maruz bırakıldık. Çırılçıplak soyup ıkınmamı istediler" diye konuştu. Kabin memuru sanık A. K. ise, "Bana sinkaflı küfürler edildi. Anadan doğma şekilde H. gibi aramam yapıldı. Suçlamaları kabul etmiyorum" diye konuştu. 

'NE GÜZEL ORUÇ TUTMUŞLAR'

Suçlamaları kabul etmeyen tutuksuz sanık Y.T.'nin avukatı Melis Dalgıç da şunları söyledi: 

"Gözaltına alınanların bana anlattıkları ve gördüklerimle ilgili olarak, şahısların aç ve susuz bırakıldığını Baro'ya da, Cumhuriyet Savcılığı'na da bildirdim. Önlem alınması gerektiğini vurguladım. Hatta bu durumu, ismini hatırlayamadığım bir savcı ile görüştüğümde, ona sanıklar aç-susuz dediğimde, 'Ne güzel, oruç tutmuşlar' dedi."
'MADENCİLERİ SAYGIYLA AINYORUM"'

Evli ve 1 çocuk babası olan lise mezunu sanık Y.D. ise, savunmasına, "Soma'da para hırsına kurban edilen madencileri saygıyla anıyorum" diyerek başladı. 

"1 Haziran 2013 günü saat 12.30 sıralarında Galatasaray Lisesi önünde gözaltına alındım. Gözaltına alındıktan sonra 15 saat bir polis otobüsü içerisinde hapsedildik. Neredeyse nefes almamıza dahi müsaade edilmedi. Orada olmamın nedeni, hükümetin doğayı katleden uygulamalarına olan tepkimdir. Kanunsuz bir gösteriye katılmak gibi bir amacım da yoktu. Suçlamaları kabul etmiyorum." 

'SİZİN YÜZÜNÜZDEN 48 SAATTİR ÇALIŞIYORUZ, EVE GİDEMEDİK'

Yönetmen ve senarist sanık A.K. da, "Gözaltına alındıktan sonra çevik kuvvet otobüsüne bindirildiğimde, bir tane görevli koltuklara sopa ile vurarak, 'Sizin yüzünüzden 48 saattir çalışıyoruz, eve gidemedik' diye bağırdı. Telefon görüşmesi yaptırmadılar, yiyecek vermediler, tuvalete bir defa gitmeme izin verildi. Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben Kültür Bakanlığı'na eser veren ve bu kapsamda çalışma yapan senaristim, aynı zamanda yapımcı ve yönetmenim. Kanun dışı faaliyet içerisinde olmam söz konusu değil, beraatime karar verilsin" diyerek kendini savundu. 

'İSTESEYDİM KAÇARDIM, YAKALAYAMAZLARDI' 

Polis tarafından darp edildiğini iddia eden Ragbi Milli Takım oyuncusu D.D da, "Akrep denilen araca sokuldum. İçeride benim gibi 5 şahıs daha vardı, bizi darp ettiler. Ardından başka bir araca bindirildim ve burada da darpa uğradım. Ancak herhangi bir müdahalem olmadı. İsteseydim kaçardım, yakalayamazlardı. Zira ben Milli Takım ragbi oyuncusuyum. Tüm bunlara rağmen darp edildim ve çok ağır hakaretlere maruz kaldım" dedi. 

'40 POLİS BANA TEKME ATARAK KÜFÜR ETTİ'

D.D., savunmasına şöyle devam etti: 

"İstanbul Emniye Müdürlüğü binası önünde araçtan indiğim sırada, yakalananlar kaçmasın diye otobüsün önünde yaklaşık 40 tane polis vardı. Ben bunların arasından geçerken, hepsi bana tekme atarak küfür ettiler. Benim dışımda araçtan inenlere de bu şekilde vurdular. Aralarında kızlar ve Erasmus bursu ile gelen yabancı öğrenciler de vardı. Ben bunların da dayak yediğini gördüm." 

'KOLUMDA ATATÜRK İMZASI VAR DİYE ANNEM VE BABAMA KÜFÜR EDİLDİ'

Sanık İ.Y. ise, "Mustafa Kemal Atatürk dövmelerimden dolayı polis bana laf attı. Ben de kendisine cevap verince, aramızda arbede çıktı. Başka bir polis aramıza girdi. Daha sonra bir arabaya sevk edilip 20 saat tutuldum. Nezaretteyken kemerimiz alındığından pantolonum düştü, bu yüzden de polisle aramda tartışma çıktı. Detaylı aramadan geçtim ve burada sinkaflı küfürlere maruz kaldım. Benim babam emekli astsubaydır. Kolumda Mustafa Kemal Atatürk imzası olan dövme var diye polis tarafından annem ve babama küfür edildi" dedi. 

Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarın sabah saat 09.30'a ertelendi.


Yurtta soma faciası protestoları.

| 14 Mayıs 2014 Çarşamba |

Soma’da 205 kişinin ölümüne neden olan kömür madenindeki facia Türkiye'nin farklı yerlerinde protesto ediliyor.

Soma Holding'in İstanbul Levent’teki şubesinin önüne gelen bir grup genç oturma eylemi yaparken, Taksim Metrosu'nda da gençler yerlere uzanarak protesto eylemi düzenliyor.




Search

Labels