Labels

About Me

Haberi çeşitli kaynaklardan sorgular ve ziyaretcilerine en doğru haberleri paylaşır.Haberi kaynağına soracaksın... Habersor editoru
türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Benden sonra tufan.

| 9 Ağustos 2014 Cumartesi |

Bürokratlar kabinesi yolda

Taraf gazetesinin haberine göre eğer Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse icraat yapacak bakanlar kurulu yerine bürokrat kökenlileri görev için tercih edecek.

Kendisinden sonraki yeni kabineyi planlayan Erdoğan’ın Başbakanlık koltuğunu Davutoğlu’na, ekonomiyi Yiğit Bulut’a, İçişleri’ni Selami Altınok’a verdiği öne sürüldü.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sayılı günler kala, seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakılan Başbakan Tayyip Erdoğan sonrasında kurulacak kabineyle ilgili hesaplar da hızlandı. Siyasi kulislerde dolaşan bilgilere göre, yeni oluşturulacak kabinenin büyük bölümü bürokratlardan oluşacak. Kabineye girmesine kesin gözüyle bakılan bürokratlar arasında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yanı sıra, Erdoğan başdanışmanları Yiğit Bulut ile Yalçın Akdoğan’ın, Maliye Müsteşarı Naci Ağbal’ın, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok’un ve EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın isimleri geçiyor.

“KIRMIZI PLAKA” HEYECANI

Kabine revizyonu öncesinde milletvekillerinde yaşanan kırmızı plaka heyecanı bürokratlara sıçradı. Erdoğan sonrasında oluşturulacak yeni kabinede, çok sayıda bürokratın da dışarıdan bakan olarak atanacağı konuşuluyor. Ankara kulislerinde dolaşan bilgilere göre, yeni dönemde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, başbakan olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Dışişleri Bakanlığı’na ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan atanacak.

EKONOMİDE BÜYÜK DEĞİŞİM

Yeni kabinede en çok ekonomi bakanlıkları etkilenecek. Üç dönem kriterine takılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, yeni kabinede yer almayacağı öne sürüldü. Ali Babacan’ın yerine ekonomiden sorumlu bakan olarak Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı Yiğit Bulut’un ismi geçiyor. Maliye Bakanı olarak ise halen müsteşarlık görevini yürüten Naci Ağbal’ın ismi konuşuluyor.

AKP içinde Ahmet Hoca olarak nitelendirilen Ahmet Davutoğlu’nun yardımcıları için de değişik bakanların isimleri dillendiriliyor. Bu isimlerin başında ise İçişleri Bakanı Efgan Ala geliyor. Ala’nın yeni dönemde Başbakan Yardımcısı olacağı yerine ise, 17 Aralık soruşturmasının ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Selami Altıok’un atanacağı iddia ediliyor.

DAVUTOĞLU’NA İTİRAZ

Başkent kulislerinde Davutoğlu ismine kabineden bazı isimlerin itiraz ettiği de konuşuluyor. Bu isimlerin başında ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın geldiği öne sürüldü.
İddiaya göre, Yıldız, Davutoğlu ile ilgili tereddütlerini Erdoğan’a iletti. Erdoğan ise Yıldız’a eleştirilerine katılmadığını söyledi. Bu konuşmanın ardında Enerji Bakanlığı’na halen EPDK Başkanlığı görevini yürüten Mustafa Yılmaz’ın getirileceği öğrenildi.
HÜSEYİN ÖZAY/ANKARA
TARAF


Mehmet Baransu tekme tokat gözaltına alındı.

| |

Mehmet Baransu, İstanbul Adalet Sarayı önünde, polisler tarafından herkesin gözü önünde tekme tokat gözaltına alındı. Usulsüz olarak gözaltına alınan Baransu halen adliye nezarathanesinde tutuluyor.

Baransu, casusluktan bırakılan ancak haklarında yakalama emri çıkarılan 17 polise destek için dün gece Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gitti. Gece saatlerinde polis tarafından gözaltına alınan Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, bir süre adliyede kaldıktan sonra polisler eşliğinde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Sağlık kontrolünden geçirildiği öğrenilen Baransu, sivil polis aracıyla yeniden adliyeye getirildi.

Mehmet Baransu'nun, "terörle mücadele edenleri hedef göstermek", "basın yoluyla hakaret" ve "hakaret" olmak üzere 3 ayrı suçla itham edildiği öğrenildi. Adliye’nin nezarethanesine konulan Baransu, bugün savcıya ifade verecek.

DARP EDİLDİM

Baransu gözaltına alındığını Twitter’dan şu mesajla duyurdu: “Gözaltına alındım. Darp edildim polisce. Çağlayandayım. Kumpas. Gözdağı. Usulsüz gözaltı, 4 polis darp etti beni çağlayan önünde. Kolum, belime darp. Dayak. Yuhh diyorum. 4 polis sürükleyerek, kolundan çekiştirerek beni karakolun içine darp ederek soktular.”
TARAF


IŞİD'in İstanbul'u işgal planı

| 19 Haziran 2014 Perşembe |

IŞİD'in İstanbul planı
“Suriye’nin fethedilmesinden sonra sıra Türkiye’ye gelecek. İstanbul’u da alacağız inşallah.”

IŞİD'in Suriye ve Irak gibi, Türkiye’yi de “cihat alanı” ilan ettiği ortaya çıktı. Ocak ayında Van merkezli olarak altı ilde yapılan operasyonda gözaltına alınan IŞİD hücrelerinin lideri Halis Bayuncuk’un, “Suriye’nin fethedilmesinden sonra sıra Türkiye’ye gelecek. İstanbul’u da alacağız inşallah” demesi dikkat çekti.

Türkiye’nin Musul’daki konsolosluğunda bulunan personeli rehin alan Irak Şam İslam Devleti (İŞİD) örgütünün, Suriye ve Irak gibi Türkiye’yi de cihat alanı ilan ettiği ortaya çıktı. IŞİD’in Türkiye yöneticilerinin Suriye’deki iç savaşın sona ermesinin ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de büyük eylemlere imza atmaya hazırlandıkları belirlendi. Hatta bazı IŞİD yöneticilerinin, “İnşallah İstanbul’u da alacağız” sözleri teknik takibe takıldı.

Türkiye’de yaklaşık iki yıldır cihat için militan toplayan IŞİD’in, Türkiye’ye ilişkin eylem planları da yaptığı ortaya çıktı. Bu konudaki bilgi ve belgeler Ocak ayı içinde örgütün Türkiye ayağına ilişkin yapılan operasyonda elde edildi. Van merkezli olarak düzenlenen ve İstanbul, Adana, Gaziantep, Kilis, Kayseri’ye de sıçrayan operasyonda onlarca IŞİD üyesi gözaltına alınmıştı. Operasyonda Türkiye’nin en büyük IŞİD hücrelerinin liderliğini yapan Halis Bayancuk da yer aldı.

KAMPTA ÇEKİLMİŞ GÖRÜNTÜLER ÇIKTI

Taraf'tan Hüseyin Özay'ın haberine göre, operasyonda, Bayancuk’un, Suriye’deki kamplarda çekilmiş bazı görüntüleri de ele geçirildi. Görüntülerin, Türkiye’den örgüte katılan üyelere verilen dersleri içerdiği görüldü. Örgüt üyelerine yönelik yapılan konuşmaların kayıt altına alındığı belirlendi. Kayıtların incelenmesinin ardından ise Bayancuk’un, Türkiye’nin de Suriye gibi cihat alanı ilan edildiğine yönelik sözlerinin bulunduğu belirlendi. CD’lerde Bayancuk’un, “Suriye’nin fethedilmesinin ardından sıra Türkiye’ye gelecek. İstanbul’da alacağı inşallah” demesi dikkat çekti.

Yine operasyonda ele geçin bilgi ve belgelerden örgütün, çatışma yöntemleri hakkında da bazı ipuçları elde edildi. Buna göre, örgüt öncelikle yönetim boşluğu bulunan ülkeleri belirliyor. Ve bu ülkelerle ilgili olarak, cihat kararı alınıyor. Cihat kararı alınan ülkelere ise silahlı birlikler gönderiliyor.

Örgüt üyeleri, belirli isimler altında faaliyet gösteren hücrelerde ikamet ediyor. Ve evlerden, günlük veya haftalık olarak eyleme çıkılıyor. Eylemler sırasında ölenler ise “şehit” kabul ediliyor. Ve ölüm, tüm örgüt üyelerinin ulaşmak istediği son nokta olarak görülüyor. Kayıtlarda, örgütün bugüne kadar Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Somali, Yemen ve Sudan’ı cihat bölgesi ilan ettiği tespit edildi.


İŞİD Suriye'den sonra Türkiye'ye saldıracakmış!

| |

"Nihai hedefleri İstanbulu ele geçirmek."

IŞİD hücrelerinin liderinin "Suriye'nin fethedilmesinden sonra sıra Türkiye'ye gelecek. İstanbul'u da alacağız inşallah" dediği belirtilirken, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Bakan Ala'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde "IŞİD terör örgütünün İstanbul, Antakya, Adana, İzmit, Ankara, Konya ve Batman'da örgütlendiği iddiası doğru mudur?" diye sordu.

İSTANBUL 'CİHAD ALANI' OLMUŞ

IŞİD'in Suriye ve Irak gibi, Türkiye'yi de 'cihad alanı' ilan ettiği ortaya çıktı. Ocak ayında Van merkezli olarak İstanbul dahil altı ilde yapılan operasyoda gözaltına alınan IŞİD hücrelerinin lideri Halis Bayuncuk, "Suriye'nin fethedilmesinden sonra sıra Türkiye'ye gelecek. İstanbul'u da alacağız inşallah" dedi.

IŞİD, O KATLİAMI BİR YIL ÖNCE YAYINLAMIŞTI

Türkiye'nin Musul'daki konsolosluğunda bulunan personeli rehin alan Irak Şam İslam Devleti (İŞİD) örgütünün, Suriye ve Irak gibi Türkiye'yi de cihad alanı ilan ettiği ortaya çıktı. IŞİD'in Türkiye yöneticilerinin Suriye'deki iç savaşın sona ermesinin ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye'de büyük eylemlere imza atmaya hazırlandıkları belirlendi. Hatta bazı IŞİD yöneticilerinin, "İnşallah İstanbul'u da alacağız" sözleri teknik takibe takıldı.

Türkiye'de yaklaşık iki yıldır cihad için militan toplayan IŞİD'in, Türkiye'ye ilişkin eylem planları da yaptığı ortaya çıktı. Bu konudaki bilgi ve belgeler Ocak ayı içinde örgütün Türkiye ayağına ilişkin yapılan operasyonda elde edildi. Van merkezli olarak düzenlenen ve İstanbul, Adana, Gaziantep, Kilis, Kayseri'ye de sıçrayan operasyonda onlarca IŞİD üyesi gözaltına alınmıştı. Operasyonda Türkiye'nin en büyük IŞİD hücrelerinin liderliğini yapan Halis Bayancuk da yer aldı.

KAMPTA ÇEKİLMİŞ GÖRÜNTÜLER ÇIKTI

Operasyonda, Bayancuk'un, Suriye'deki kamplarda çekilmiş bazı görüntüleri de ele geçirildi. Görüntülerin, Türkiye'den örgüte katılan üyelere verilen dersleri içerdiği görüldü. Örgüt üyelerine yönelik yapılan konuşmaların kayıt altına alındığı belirlendi. Kayıtların incelenmesinin ardından ise Bayancuk'un, Türkiye'nin de Suriye gibi cihad alanı ilan edildiğine yönelik sözlerinin bulunduğu belirlendi. CD'lerde Bayancuk'un, "Suriye'nin fethedilmesinin ardından sıra Türkiye'ye gelecek. İstanbul'da alacağı inşallah" demesi dikkat çekti.

Yine operasyonda ele geçin bilgi ve belgelerden örgütün, çatışma yöntemleri hakkında da bazı ipuçları elde edildi. Buna göre, örgüt öncelikle yönetim boşluğu bulunan ülkeleri belirliyor. Ve bu ülkelerle ilgili olarak, cihad kararı alınıyor. Cihad kararı alınan ülkelere ise silahlı birlikler gönderiliyor.

Örgüt üyeleri, belirli isimler altında faaliyet gösteren hücrelerde ikamet ediyor. Ve evlerden, günlük veya haftalık olarak eyleme çıkılıyor. Eylemler sırasında ölenler ise "şehit" kabul ediliyor. Ve ölüm, tüm örgüt üyelerinin ulaşmak istediği son nokta olarak görülüyor. Kayıtlarda, örgütün bugüne kadar Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Somali, Yemen ve Sudan'ı cihad bölgesi ilan ettiği tespit edildi.

TANRIKULU'DAN İÇİŞLERİ BAKANI ALA'YA 'IŞİD' SORULARI

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya "IŞİD terör örgütünün İstanbul, Antakya, Adana, İzmit, Ankara, Konya ve Batman'da örgütlendiği iddiası doğru mudur?" diye sordu.

Tanrıkulu'nun, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesi şöyle;

"1.IŞİD terör örgütünün başlattığı krizin Türkiye'ye sıçramaması için alınması gereken tüm tedbirler ivedilikle tatbik edilmeye başlanmış mıdır?
2.IŞİD terör örgütünün Türkiye'de terör eylemleri düzenleyeceği ile ilgili istihbarat raporları ciddi biçimde değerlendirilmekte midir?
3.IŞİD terör örgütünün Türkiye genelinde, bin kadar hücre evinin bulunduğu iddiası doğru mudur?
4.IŞİD terör örgütünün İstanbul, Antakya, Adana, İzmit, Ankara, Konya ve Batman'da örgütlendiği iddiası doğru mudur?
5.IŞİD terör örgütünün Türkiye'deki yapılanmasının çökertilmesi için bir İç Güvenlik Eylem Planı uygulamaya geçirilmiş midir veya geçirilecek midir?" (Kaynak: DHA/Taraf)


IŞİD Türkiye'den toprak istedi!

| 18 Haziran 2014 Çarşamba |

Irak Şam İslam Devleti örgütünün kısaltması bazı haber ajansları tarafından "IŞİD" olarak değil  "ILİD" olarak kullanılıyor.

 Şam'ı temsil eden "S" yerine kullanılan "L" harfi Levant bölgesini temsil ediyor. L harfinin temsil ettiği bölge "Levant" bölgesi. Türkiye'den Levant bölgesine giren tek şehir ise Hatay.

İşte Levant bölgesi:
Filistin
Ürdün
Lübnan
Suriye
Sina Yarımadası
Hatay

Levant, net olmayan coğrafi bir terim.  Tarihsel süreç içerisinde oluşan bu bölge Toros Dağları'nın güneyindeki Orta Doğu'da geniş bir alanı belirtiyor. Batı'da Akdeniz, güneyde Arabistan Çölü ve Doğu'da Mezopotamya ile sınırlanıyor. Levant Kafkasya Dağları'nı, Arap Yarımadası'nın belirli bir parçasını ve Anadolu'yu içermiyor. Kilikya'yı belki içerebilmiş olmasına rağmen, Sina Yarımadası, Levant ile Mısır arasında bir kara köprüsü oluşturduğundan dışarıda tutulabiliyor.
Vatan


IŞİD Irakta 15 Türk'ü daha kaçırdı

| 17 Haziran 2014 Salı |


Irak'ın Selahaddin İline bağlı Dor ilçesi ile Kerkük arasında bir inşaatta çalışan işçiler IŞİD tarafından kaçırıldı.

Serbest bırakılan bir işçi, 15'i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 60 işçinin IŞİD tarafından kaçırıldığını söyledi. IŞİD gecen hafta da Musul'u ele geçirdikten sonra Türkiye'nin Musul Başkonsolosunun da aralarında bulunduğu 49 konsolosluk görevlisi ile 31 kamyon şoförünü rehin alarak bilinmeyen bir yere götürmüştü.


Tayyip Erdoğan Irak konusunda Kılıçdaroğluna çatmakla yetindi

| |

Erdoğan IŞİD elinde rehine olarak tutulan vatandaşlarımızın nasıl sağ salim kurtulacağına pek fazla değinmezken her zamanki gibi yine CHP'ye yüklenmeyi tercih etti. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu için bataklık benzetmesi yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ırkçılıkla suçladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun sözleri için, "Bu apaçık cehalettir. Ortadoğu'ya, milyonlarca insanın yaşadığı, vatanlarının olduğu bir bölgeye bataklık demek ırkçılıktır, ayrımcılıktır, faşizmin ortaya çıkmasıdır. Zannedersiniz ki CHP'nin genel müdürü Paris'te, Londra'da doğdu. Tunceli'de doğacak, orada büyüyecek, sonra Ortadoğu'ya bataklık diyeceksin. Bu hem ırkçılıktır hem de aslını, özünü inkardır." dedi.

Başbakan Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Grup Toplantısı'nda Irak'ta yaşananlar ve Ortadoğu'ya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, konuşmasının başında, dün vefat eden senarist yazar Ayşe Şasa'yı andı, kendisi için Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, ardından Musul'da yaşanan olaylar etrafında Ortadoğu'ya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, başka bir konuya değinmeden de konuşmasını bitirdi.

Muhalefetin, cumhurbaşkanlığı için aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu'na hiç değinmeyen Erdoğan'ın, bu haftaki konuşması daha önceki haftalara nazaran kısa sürdü. Aynı şekilde grup salonunu dolduran partililerin Erdoğan'a daha önceki haftalara nazaran daha az tezahürat yaptıkları görüldü.


Irak'ta yaşananlarla ilgili, "Bölgemizde bir kez daha çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, doğrudan-dolaylı olarak bu gelişmelerden etkileniyor." diyen Erdoğan, Musul'a, IŞİD adı verilen örgüt tarafından saldırı düzenlendiğini ve kentin örgüt elemanlarının kontrolüne geçtiğini dile getirdi. Türk konsolosluğunda yaşananlara değinen Erdoğan, "Konsolosluktakilere kapıları açma çağrısı yapıldı. Irak Kuvvetleri şehri terk ettiği için can güvenliği bakımından çatışmaya girmemekten başka seçeneği bulunmuyordu. Başkonsolos, ailesi ve personelden oluşan 49 vatandaşımız başka bir yere götürüldüler." diye konuştu.

Dün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türk TIR şoförlerinin başka bir örgüt tarafından alıkonulduğunu söylemişti. Ancak Erdoğan, "Ayrıca o bölgede çalışmakta olan 31 TIR şoförümüz de IŞİD tarafından alıkonuluyor. Çok yoğun bir gayret içerisindeyiz. Dışişleri'nde bir kriz masası oluşturuldu. Gelişmeler an be an kontrol ediliyor." diye ifade etti. 



Türkiyeyi dünyaya rezil eden büyük diplomasi hatası.

| 16 Haziran 2014 Pazartesi |

Suçlu ayağa kalk.


İs­lam­cı er­kek­ler aşık ola­bi­lir mi?

| 15 Haziran 2014 Pazar |

İs­lam­cı er­kek­ler aşık ola­bi­lir mi?

Tür­ki­ye­’de İs­la­m’­ın pek çok­la­rı için bir din de­ğil sı­nıf me­se­le­si ol­du­ğu­nu Gül­ben Er­ge­n‘­in ye­ni aşk ma­ce­ra­sın­dan an­la­mak müm­kün. Ma­ga­zin ba­sı­nın­dan Er­ge­n‘­in ev­li­lik yo­lun­da ol­du­ğu sev­gi­li­si­ni öğ­re­nin­ce ken­di ken­di­me “Bu Ah­met Ha­kan İs­lam­cı ga­ze­te­ci­le­ri çok fe­na ze­hir­le­mi­ş” di­ye dü­şün­düm. Zi­ra Er­ge­n‘­in müs­tak­bel eşi tam çak­ma Ah­met Ha­kan.

Adı Er­han Çe­lik, bü­yük ih­ti­mal­le ta­nı­mı­yor­su­nuz. Ama kı­sa­ca özet­le­ye­yim: Ah­met Ha­ka­n‘­ın ar­dın­dan Ka­nal 7 ha­ber­le­ri­ni sun­ma­ya baş­la­dı. Ah­met Ha­ka­n‘­ın “İs­ke­le San­ca­k” prog­ra­mı­nı dev­ral­dı. Ah­met Ha­kan gi­bi mer­kez med­ya­ya ge­çiş yap­tı. Ve Ah­met Ha­kan gi­bi ken­di­si­ne ün­lü sev­gi­li bul­du.
De­mek ki İs­lam­cı ga­ze­te­ci­ler bir yan­dan nef­ret edip, ar­ka­sın­dan ‘bi­zi sat­tı­’ di­ye ko­nu­şup, bir yan­dan da iç­ten içe Ah­met Ha­ka­n‘­ı kıs­ka­nıp, onun gi­bi ol­mak is­ti­yor­lar­mış.
90’lı yıl­lar­da Ay­şe Ar­man ilk adı­nı du­yur­ma­ya baş­la­dı­ğın­da da tek özel­li­ği sa­rı­şın olan kız­lar baş­ka ga­ze­te­ler­de bu ro­le so­yun­muş­lar­dı. Bir an­da sa­de­ce saç renk­le­riy­le rö­por­taj­cı ol­muş, seks üze­ri­ne ya­zı­lar yaz­ma­ya baş­la­mış­lar­dı. An­cak hiç­bi­ri­nin söy­le­şi­si ses ge­tir­mi­yor, hiç­bi­ri­nin ya­zı­sı okun­mu­yor­du.

Çün­kü an­la­ma­dık­la­rı bir şey var­dı: Hiç­bi­ri Ay­şe Ar­man gi­bi do­ğuş­tan ga­ze­te­ci de­ğil­di. Da­ha­sı, hiç­bi­rin­de Ar­ma­n‘­ın Al­man gen­le­rin­den ge­len ça­lış­kan­lık yok­tu. Ta­ri­he gö­mül­dü­ler.
Bu­gün İs­lam­cı ga­ze­te­ci­ler de ben­zer bir ya­nıl­sa­ma için­de. Zan­ne­di­yor­lar ki ay­nı yo­lu ta­kip ede­rek Ah­met Ha­kan ol­mak ko­lay. Bak­sa­nı­za ga­ze­te­le­re, on­dan son­ra bir İs­lam­cı ya­zar dev­şir­me mo­da­sı çık­tı ama hiç­bi­ri Ah­met Ha­ka­n‘­ın ye­ri­ni dol­du­ra­ma­dı, hat­ta onu ha­fif­ten sal­la­ya­ma­dı bi­le. Ben­ce bu­nun çok ba­sit iki ne­de­ni var: Ah­met Ha­kan çok oku­yan bi­ri. Ay­rı­ca, yaz­ma­sı­nı bi­li­yor. Bu
ikin­ci­si oku­ya­rak, ça­lı­şa­rak ola­cak gi­bi de­ğil. An­cak bi­rin­de o cev­her var­sa za­man­la üze­rin­de ça­lı­şı­la­rak sa­de­ce da­ha iyi ola­bi­lir, ama sı­fır­dan ka­za­nı­la­maz.
Er­han Çe­li­k‘­in Gül­ben Er­ge­n‘­le iliş­ki­sin­de be­ni er­kek ta­ra­fı­nın ken­di­si­ni gör­dü­ğü yer il­gi­len­di­ri­yor: San­ki ün­lü ka­dın­lar­la aşk ya­şa­yan İs­lam­cı er­kek­ler için di­ni geç­miş sa­de­ce bir çev­re­ye ait ol­mak, bu­nu bir ba­sa­mak tah­ta­sı ola­rak kul­lan­ma amaç­lı bir ak­se­su­ar­mış gi­bi gö­rü­nü­yor uzak­tan. Kı­sa­ca­sı, aşı­rı mu­ha­fa­za­kar­la­rın da or­ta­la­ma Türk er­ke­ğin­den bir far­kı yok­muş san­ki, bu­nu mu an­la­ma­lı­yım? En bü­yük ha­yal­le­ri şöh­ret, pa­ra ve ün­lü ka­dın­lar süs­lü­yor­muş. Ve bel­li bir şöh­ret ve pa­ra­ya ula­şın­ca da ün­lü ka­dın­la­ra ulaş­mak müm­kün­müş.
Gül­ben Er­ge­n‘­le bir İs­lam­cı­nın ev­li­lik yo­lun­da ol­ma­sı da bir ak­se­su­ar­dan öte ola­cak mı, gö­re­ce­ğiz. Sa­hi Ab­dür­rah­man Di­li­pa­k‘­a, Meh­met Şev­ket Ey­gi­‘ye sor­mak is­te­rim: Gül­ben Er­gen İs­lam­cı çev­re­ler için uy­gun bir ge­lin ada­yı mı­dır?
Böy­le bir so­ru­yu Ah­met Ha­ka­n‘­ın aşk ya­şa­dı­ğı her­han­gi bir ka­dın için sor­mak yer­siz oy­sa. Zi­ra Ah­met Ha­kan ilk baş­lar­da ün­lü ka­dın­lar­la aşk ya­şa­ya­rak ufak bir sar­sın­tı ya­rat­sa da za­man­la bu­nun onun ha­ya­tı­nın do­ğal bir par­ça­sı ol­du­ğu an­la­şıl­dı: Onun so­nuç­ta ken­di­si­ni es­ki ma­hal­le­si­ne ka­nıt­la­ma der­di yok­tu. Bü­tün zin­cir­le­rin­den sıy­rı­lıp gel­miş­ti, bir da­ha ge­ri dön­me­mek üze­re. Ün­lü ka­dın­lar da şöh­ret ve pa­ray­la ula­şı­lan bir amaç de­ğil, ye­ni ha­ya­tı­nın do­ğal bir par­ça­sı ha­li­ne dön­dü kı­sa sü­re­de.
Far­kın­da de­ğil mi­si­niz, ne çok İs­lam­cı ya­zar ün­lü (ya da ya­rı ün­lü) ka­dın­la­ra il­gi duy­ma­ya baş­la­dı son yıl­lar­da.
Med­ya me­zar­lı­ğı bir do­lu çak­ma Ay­şe Ar­ma­n‘­la ağ­zı­na ka­dar do­luy­du. AKP dö­ne­mi bi­tin­ce bir de çak­ma Ah­met Ha­ka­n‘­la­ra yer aç­mak zo­run­da ka­la­ca­ğız ga­li­ba.
Gül­ben Er­ge­n‘­in bir şar­kı­sın­da de­di­ği gi­bi: Her­kes ken­di ka­de­ri­ni ya­şar yârim.

MEDYA BU HABERİ ÇALAR
 Cem Uzan, ev­li­lik yo­lun­da

Sop­hi­e La­po­in­te geç­ti­ği­miz gün­ler­de Bur­berr­y‘­den çok ca­zip bir iş tek­li­fi al­dı. Bur­berr­y‘­nin üst dü­zey yö­ne­ti­ci­le­rin­den bi­ri ya­kın za­man­da App­le­‘a trans­fer ol­du ve ye­ri bo­şal­dı.
İş­te La­po­in­te onun ye­ri­ne, bu ka­dar önem­li bir gö­re­ve ge­le­cek­ti. Lon­dra­’ya ta­şın­ma­ya, ka­ri­ye­rin­de çok id­di­alı bir say­fa aç­ma­ya ça­lı­şı­yor­du. Epey za­man­dır BCBG Max Az­ri­a gru­bun­da ça­lı­şı­yor ve Av­ru­pa ma­ğa­za­lar di­rek­tö­rü ola­rak gö­rev ya­pı­yor­du son za­man­lar­da. Ba­şa­rı­lı, zen­gin ve id­di­alı bir iş­ka­dı­nıy­dı. Son de­re­ce de gü­zel­di.
cemuzanicAma aşık ol­du.
Aşık olun­ca bir an­da bü­tün plan­la­rı altüst ol­du. Pa­ri­s’­te kal­ma­ya ka­rar ver­di. Aşık ol­du­ğu adam ona “Git­me, Lon­dra­’ya ta­şın­ma­” de­di. Din­le­di.
Tek­li­fi red­det­ti, Pa­ri­s‘­te kal­dı.
Bur­berr­y‘­nin tek­li­fi­ni ka­bul et­me­me­si­ni bir tür­lü an­la­ya­ma­yan ar­ka­daş­la­rı­na “Ne ya­pa­yım, ni­şan­lım Pa­ri­s’­te ol­ma­mı is­ti­yor, ya­zı da Sa­int Tro­pe­z’­de ge­çi­re­ce­ği­z” di­yor­du. De­mek ki iliş­ki cid­di­ye­te bin­miş­ti…
Türk işa­da­mıy­la aşk, ka­ri­yer hır­sı­nın önü­ne geç­miş­ti.
Ya­kın­dan ta­nı­yan­lar Cem Uza­n‘­ın na­sıl bir ik­na gü­cü ol­du­ğu­nu bi­lir. La­po­in­te bel­ki de bu tek­li­fi ka­bul et­se bir­kaç se­ne için­de mo­da dün­ya­sı­nın en güç­lü CE­O‘­la­rın­dan bi­ri ola­bi­le­cek­ti. Onun ye­ri­ne şim­di Cem Uza­n‘­ın eşi ol­ma yo­lun­da iler­li­yor.
Bu yaz Sa­int Tro­pe­z‘­de Cem Uza­n‘­la kar­şı­la­şır­sa­nız bi­lin ki ya­nın­da (na­zar değ­mez­se) Sop­hi­e La­po­in­te ola­cak.sözcü Oray Eğin


IŞİD Türk komutanı:"Tüm kafir Türkleri öldüreceğiz!"

| |


Sözcü  Gazetesi haberine göre Musul’daki Türk Başkonsolosluğu baskınıyla Türkiye’nin gündemine giren IŞİD terör örgütünden olduğunu iddia eden ve Türkçe konuşan bir şahsın görüntüleri sosyal medyada dolaşıyor.

Kendisini IŞİD komutanı olarak tanıtan ve kimliği bilinmeyen şahıs, cep telefonu ile kaydedilen görüntülerde ABD’yi de kendi saflarına çağırıyor.
Çoğu zaman uykusuz, aç susuz çatıştıklarını belirten şahıs “Tüm kafirler bu topraklarda yok olacak” mesajı veriyor.


En Baba Türk.

| |


Babalar Gününüz Kutlu olsun.


Peşmergeler de Kerkük'e girdi.

| 12 Haziran 2014 Perşembe |

Türkiye'nin kırmızı çizgileri falan kalmadı! Peşmerge Kerkük’ün kontrolünü ele geçirdi

IŞİD güçlerinin Kürtlerle karşı karşıya gelmekten kaçındıkları belirtilirken Türkmen nüfusu ile dikkat çeken, petrol zengini Kerkük kentinin tamamen Kürt kuvvetlerinin kontrolünde olduğu bildiriliyor

ERBİL (ANKA) - Peşmerge Sözcüsü Jabar Yawar, Kürt güçlerinin Perşembe sabahı Kerkük kentini tümüyle kontrol altına aldıklarını bildirirken Rudaw gazetesine telefonla konuşan Kerkük'teki üst düzey Kürt komutanı Nadir Kadir, "Iraklı güçler, Kerkük ilinin Kürt bölgelerini terk etti. Şimdi kuvvetlerimiz tam kontrolde" dedi.

Rudaw da, IŞİD'in şimdiye kadar "Iraklı hükümet güçlerine karşı gerilla savaşı konusunda büyük bir deneyim sahibi Iraklı Kürtler ile savaşmaktan kaçındığını" belirtiyor.

"Bu arada, üst düzey bir Kürt yetkilisi Rudaw'ya, IŞİD'in Iraklı ordunun kaçarken terk ettiği ağır silahları Kürdistan'a saldırmak için kullanmasını beklemediğini" söylerken İŞİD'in "böyle bir stratejik hatayı yapacağını" düşünmediğini de ifade etti. Yetkili, "IŞİD'nin Kürtlere karşı ikinci bir cephe açacağını sanmıyorum" dedi.


Türkiye IŞİD'i desteklerken kumar mı oynadı?

| 11 Haziran 2014 Çarşamba |

"Besle IŞİD'i oysun gözünü."

Açılımı ‘’Irak-Şam İslam Devleti’’ olan ‘’IŞİD’’ örgüt palazlandı, büyüdü ve geldi seni vurdu işte..
Şu aşamada Türkiye’nin dış politikasını yürütenlerin öngörüsüz ve basiretsiz olduğu bir kez daha kanıtlandı.

Bırak Esad’la çarpışsınlar, bırak Esad’ı devirsinler derken yarattığın canavar işte seni esir aldı..
Herkes bağırken, çağırırken, kulaklarını tıkadın, her türlü kolaylığı gösterdin, iddia odur ki silah yardımı da yaptın, maalesef Musul Konsolosluğu basıldı ve çocuklar dahil 48 kişi esir alındı. Ben ona rehin demem çünkü uluslararası antlaşmalar konsolosluk ve büyükelçilik toprakları o ülkenin toprağı sayılır, o yüzde esir tarifi daha uygundur.

Skandalın neresinden başlasam bilemiyorum. Bu kadar tehlike yakınken çocuklar, kadınlar nasıl konsoloslukta tutulur, akıl alır bir iş değildir.
Konsolosluk bina içinde hapis midir?
Hiç mi dışarıyla temasın yoktur?
Bu nasıl bir dışişleridir ki:
Geleceği biraz okuyabilen dirayetli bir diplomat olmaz mı yahu?
O konsolosluğun ta 1 hafta, 10 gün önce tahliye olmuş ve sadece 3-5 güvenlik kalmış olması gerekmez mi?
Bence IŞİD örgütü ‘’nasıl olsa bize dokunmaz, nasıl olsa bizden’’ diyen zihniyetin geldiği nokta çıkmaz sokaktır ve skandaldır..

Ha IRAK’ta Sünni mezhebe dayanan bir devlet kurulacak mı?
Yüzde 99 olasılıktır.
Neden?
Kürtlerin devleti var, Şiilerin devleti var, canım Sünnilerin kafası kel mi? Elbette onlar da kendi geleceklerini kendileri çizeceklerdir..
Irak fiilen bölündü mü?
Yüzde 100 bölünmüştür. Şu anki sancısı ise yer ve sınır belirleme çalışması ve savaşı veriliyor..
Peki, Türkiye ne yapacak şimdi?
Türkiye tarihinin en zor dönemecindedir.. Ya herro ya merro diyerek bir kumar oynayacaktır.

Nasıl bir kumar?
Musul ve Kerkük petrol bölgesinde Sünni bir devletin kurulması için uğraşacaktır.
Bu durumda en zararlı kim çıkar?
Kuzey Irak Kürt Devleti tabiri caizse ayvayı yer..
Niye?
Musul ve Kerkük petrol sahasına Sünni mezhebe bir devlet oturursa, Basra petrol bölgesi Şiilerin kontrolünde olduğuna göre Kürtlere ne kalıyor?
Ha buna dünya yani ABD, Batı müsaade eder mi?
Şeriata dayanmayan daha ılımlı Sünni mezhebe dayalı bir devlete okey diyebilir..
Peki, Irak’ın bütünlüğü gitti mi?
Çarşamba’nın gelişi Perşembe’den belli değil midir? Irak Başbakan’ı El Maliki, Şii mezhebe dayalı politika uygulaması bir yerde bu olacaklara çanak tuttu..
Meselenin bu boyuta gelmesi için;
Türkiye bölünmeye yardımcı oldu mu?
Olmaz olurmu? Kuzey Irak Kürt Devleti ile petrol antlaşması imzalarsan, boru hattından İskenderun’a petrol akıtırsan, sonra parasını Kuzey Irak’a EFT edersen, olacağı budur işte..
Tamamda, bu kriz nasıl sonuçlanır?
Bence yakın zamanda diplomat olan esirler serbest bırakılır..
Sonra ne olur?
Paşa paşa el kaide bağlantılı aşırı şeriatci sünni bir yeni komşu devletimiz doğar herhalde..
Hayırlı olsun ya da geçmiş ola...


İşid Musul'dan sonra Tikrit kentine de girdi.

| |

İŞİD Kuzeye Türkiye sınırına doğru ilerliyor.

Dün Musul'a giren ve zafer turları atan Irak Şam İslam Devleti militanları, Tikrit kentini de ele geçirdi.

Musul'a giren ve birçok insanın evinden kaçmasına neden olan ardından Türkmenler'in yaşadığı Tuzhurmatu'ya giren Irak Şam İslam Devleti militanları Tikrit kentini de ele geçirdi.

IRAK ORDUSU ÇEKİLMİŞTİ

Öte yandan Irak ordusuna bağlı birliklerin, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanları ve bazı aşiret gruplarının, ülkenin kuzeyindeki Tikrit kentine yakın birkaç kasabayı ele geçirmesinin ardından Tikrit'ten çekildiği bildirilmişti.


IŞİD: Musul'daki Türk Diplomatlar Elimizde

| |

Musul'daki Türk Başkonsolosluğu'nu ele geçiren IŞİD, "Türk diplomatlar elimizde, bilinmeyen bir yere götürüyoruz." dedi.

Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) dün tamamını kontrol altına aldığı Musul'da bugün de Türk Başkonsolosluğu'nu ele geçirdiği bildirildi.

Reuters'a konuşan Türk hükümet yetkilileri "Militanlar Türk Başkonsolosluğu'nu ele geçirdi" ifadelerini kulllandı.

IŞİD: TÜRK DİPLOMATLAR ELİMİZDE

Konuyla ilgili açıklama yapan IŞİD, "Türk diplomatlar elimizde, bilinmeyen bir yere götürüyoruz." dedi.

MUSUL VALİSİ: REHİNELERE ULAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ

Musul Valisi ise "Türk rehinelere ulaşmaya çalışıyoruz, Türkiye'nin desteğine ihtiyacımız var." açıklamasında bulundu.



Musuldaki Türk tırlarının şoförleri kurbanlık koyun gibi!

| |

Musul'daki Türk TIR şoförü: Kurbanlık koyun gibi bekliyoruz

Türk şoför: IŞİD'in TIR konvoyuna saldırdığı yer benim birkaç kilometre önümdeydi. Yaşananları görünce ben ve diğer şoförler hemen U dönüşü yaparak kaçtık. Canımızı zor kurtardık'

Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) ele geçirdiği Irak'ın Musul kentine yük taşıyan Türk TIR şoförlerinden Hataylı 38 yaşındaki Abit Yumuşak, kendisi ile görüşen DHA muhabirine Zaho kentinde bir petrol istasyona sığınarak kurtarılmayı beklediklerini söyledi.

Irak gümrüğünün, yükü teslim etmeden dönmelerine izin vermediğini belirten Yumuşak, IŞİD'dan kaçan yaklaşık 2 bin TIR şoförünün çevredeki akaryakıt istasyonlarına sığındığını söyledi.

Pazar günü Mersin liman'ından aldığı kuru üzümü Musul'un Jambur İlçesi'ne götürmek için yola çıktığını belirten Abit Yumuşak, kente yaklaştığı zaman bir anda uzun TIR konvoyu oluştuğunu, IŞİD'in saldırdığını belirterek, "IŞİD'in TIR konvoyuna saldırdığı yer benim birkaç kilometre önümdeydi. Yaşananları görünce ben ve diğer şoförler hemen U dönüşü yaparak kaçtık. Canımızı zor kurtardık. Geri dönerek Zaho kentinin yaklaşık 5 kilometre dışında bir petrol istasyonuna sığındık. Benim bulunduğum istasyonda yaklaşık 100 Türk TIR şoförü var" diye konuştu.


'Irak gümrüğü çıkışımıza izin vermiyor'


DHA muhabirinin telefonla görüştüğü TIR şoförü Yumuşak, Türkiye'ye geri dönmelerine de izin verilmediğini belirterek şöyle devam etti:

"Şu anda yol üzerindeki tüm petrol istasyonları Türk TIR şoförleriyle dolu ve hiçbirimiz ne ileri gidebiliyor ne de geri dönebiliyor. Geri dönmek istediğimiz zaman Irak gümrüğü, 'Yükünüzü teslim etmeden geri dönemezsiniz' diyerek buna izin vermiyor. Ben yükümüz Jambur İlçesi'ne teslim etmem gerekiyor ama Jambur, arkadaşlarımızın IŞİD'in eline esir düştüğü, çatışmaların yoğun olduğu yer. Onun için benim şu anda yükümü teslim etmem imkansız."


'Kurbanlık koyun gibi bekliyoruz'


Numaralarını bilmedikleri için hiçbir Türk makamla da irtibata geçmediklerini belirten Abit Yumuşak şunları söyledi:

"Çatışmalar bizim bulunduğumuz yere 150 kilometre uzaklıkta başlamıştı, ama şimdi 60 kilometre uzağımıza kadar geldi. Canımız Allah'a emanet. Numaralarını bilmediğimiz için Türk makamlarıyla da irtibat kuramıyoruz. Petrolde kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Civardaki tüm petrol istasyonları TIR şoförleri ile dolu. 2 bine yakın TIR şoförü petrollere sığınmış vaziyette. Çevremizde hiçbir güvenlik yok. IŞİD bulunduğumuz bölgeye doğru ilerliyor. Etrafta 1 tane ne asker ne de polis var. IŞİD buraya gelse bizim yapabileceğimiz bir şey yok ve diğer arkadaşlarımız gibi esir düşmekten korkuyoruz. Yetkililerden bizi buradan kurtarmalarını istiyoruz."


'Eşimi kurtarın'


Abit Yumuşak'ın Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde yaşayan 34 yaşındaki eşi Halime Yumuşak eşine bir şey olmasından korkuyor. Çocukları Yusuf, Ali, Dilara, Mahmut ve Yemen ile birlikte eşinin evine sağ salim dönmesini bekleyen Halime Yumuşak, onunla sık sık telefonda konuştuğunu belirterek, "Bulundukları ortamı tam olarak bilemediğim eşimin hayatından endişe duyuyorum. Eşimi ve diğer şoförlerin bir an önce bulundukları yerden alınarak Türkiye'ye getirilmelerini istiyorum" dedi.


'IŞİD Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'nu ele geçirdi'

| |

T24'ün haberine göre 'IŞİD'in Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nda olduğu' iddiasına Dışişleri Bakanlığı 'inceleniyor' şeklinde cevap verdi

Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Irak'ın Musul şehrindeki Türk Konsolosluğu'nu ele geçirdiği iddia edildi. Reuters'a konuşan Türk hükümet yetkilileri "Militanlar Türk Konsolosluğu'nu ele geçirdi" ifadelerini kullanırken, Dışişleri Bakanlığı "inceleniyor" açıklaması yaptı. Başbakanlık binasında Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın toplantı yaptıkları öğrenildi.

Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) yakın basın kuruluşları da IŞİD'in Musul’daki Türk Konsolosluğu'nu vurduğunu duyurdu. Musul Konsolosu'nun çalışanları bina dışına kaçırdiği ve can güvenliklerinin tehlikede olmadığı öğrenildi.

Türk Dışişleri yetkilileri bu konuda kendilerine ulaşan bir bilgi olmadığını ve konunun araştırıldığını söyledi. Konsolosluk binasının 17 Temmuz semtinde olduğu ve yağmalandığı iddiaları öne sürülüyor.


Kıbrısta Bayrağı indirtmeyen komutan:"Bayrağı indiren iner."

| |

Sözcü gazetesinde Saygı Öztürk'ün haberine göre bayrak indirmenin bedeli ağırdır:
Hasan Kundakçı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin komutanlarından biri olarak tanınır. PKK terörünün en azgın dönemlerinden sayılan 1993-1995 yılları arasında Diyarbakır’da Asayiş Kolordu Komutanlığı görevinde bulundu.

 Yanından tamburalı silahını hiç eksik etmediği için “Tamburalı Paşa” olarak da tanınırdı. Komutanlığı döneminde 35 bin askerle Kuzey Irak harekatını gerçekleştirdi, tam üç ay Kuzey Irak’ta kaldı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) Kolordu Komutanı olarak atandı. Rum gencin, bayrağımızı indirmek için bayrak direğine çıkışı sırasında öldürülmesi de Kundakçı’nın döneminde yaşandı.

Bedelinin ne olduğunu öğrendiler
Rumlar, bazı Avrupa ülkelerinden de kendilerine destek veren motosikletli grupları davet etti. KKTC’yi devlet olarak kabul etmedikleri için sınırı delme girişiminde bulunacak, Girne’ye kadar gelip orada bulunan bayrağımızı da indireceklerdi.

Motosikletli grubun geleceği biliniyordu. O yüzden devlet tedbirini almış, bayrağımızı indirmeye kalkışırlarsa bunu indirmeye çalışanların derhal etkisiz hale getirilmesi de planlanmıştı. Diyarbakır’da bayrağımızı indirenler ellerini-kollarını sallayıp askeri birliğin içine girip-çıkmıştı. Yıllarca Diyarbakır’da da görev yapan emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’ya, bayrak indirme olayını, KKTC’de yaşanan bayrak indirme olayını sordum.

İşte Kundakçı’nın anlattıkları:
“Bayrak nerede indirilirse indirilsin acıdır. Bu askeri birlikte olursa daha da acıdır. KKTC’de, 14 Ağustos 1996’da bayrağımızı indirmeye kalkıştılar. Gereği yapıldı. Dikkat edilirse bir daha da hiçbir bayrak indirme olayı yaşanmadı, olaylar da bıçakla keser gibi kesildi. Herkes bayrağın indirilmesinin bedelinin ne olacağını öğrendi.
O bayrak indirilmemeliydi
Bayrağımızı indirme girişiminde bulunana karşı mutlaka caydırıcı olunmalı. Silahlı Kuvvetler’in esas görevi caydırmaktır. Caydırdığınız anda, zor olduğunu görür bir daha o işe kalkışılmaz. Eğer caydırıcılık görevini yapamazsanız yeni olaylar, büyük olaylar başlar. Ona izin vermemek lazım.

Diyarbakır’da askeri birliğimizde bayrağımızın indirilmesine asla izin verilmemesi gerekirdi. Kesinlikle bayrak inmemeliydi, indirilmemeliydi. Eğer, bir görevim olsaydı, KKTC’de ne yaptımsa, hangi emri verdimse yine aynı emri verir, aynı şeyin yapılmasını isterdim. Biz, sınırımızı delmeye çalışan, bayrağımızı indirme girişiminde bulunanlara karşı ne yapmamız gerektiğini önceden kararlaştırmıştık. Uyarımıza rağmen bayrağımızı indirmeye kalkışan, karşılığını gördü…”

İndirmeye kalkan iner
Genelkurmay Başkanlığı açıklama yaptı. Bu açıklamayı konuştuğumuz birçok komutan gibi, emekli Korgeneral Hasan Kundakçı da çok yetersiz buldu. Çünkü onlar bayrağın indirilmesini asla kabul etmiyorlar. Hasan Kundakçı paşadan dinliyorum:
“KKTC’de olduğu gibi, Diyarbakır’da asla bayrak inmez, indirilemezdi. Çünkü bayrak bir ülkenin onurudur, simgesidir. O bayrak inince akla çok şey gelir. Bayrağımızı indirmeye kalkan iner. Bayrak indirmek için kim elini-kolunu uzatırsa onu indirmeye çalışanın elleri kolları kırılır. Bu kesindir.”

PKK’nın insafına bırakıldılar
Sözü “çözüm süreci”ne, “açılım”a getiriyor. Açılımın başından beri yanlış olduğunu belirtiyor ve nedenini de şöyle açıklıyor:
“Bir devlet, terör örgütüyle görüşmez. Ancak terör örgütü silahı bırakırsa oturulup konuşulur. Silahını bırakmayanlarla görüşülmez. PKK gibi kural tanımayan, silahı bırakmayan terör örgütüyle konuşursanız her zaman başınıza çorap örerler. En kötü şey şudur: Açılımla biz Güneydoğu’da devletine bağlı güzel insanların hepsini PKK terör örgütü elemanlarının insafına bıraktık. Şehit cenazesi gelmiyor diye ülkenin şerefi yok ediliyor.

Açılım koşulları iyi bir şekilde yerine getirilip başlatılsaydı belki iyi giderdi. Koşullar ortaya konulmadan yapılan açılım başımıza da olmadık şeyler getiriyor. Bugün örgüte ne verirsen az gelir, onlara yetmez.”
Ayaklanma provaları…

Terörün en azgın döneminde Diyarbakır’da gazetecilik yapan ve gelişmeleri yakından izleyen Raşit Kısacık’a bölgenin durumunu sorduğumda şunları anlattı:
“Türk Bayrağı’nın hem de TSK garnizonundan indirilmesi, tırmanan eylemin ‘açılım’ sürecinden medet umanların ayaklanma provalarıdır. PKK ve siyasi uzantılarının bugün yaptıkları eylemler, yarın yapacaklarının teminatıdır. Eylemlerin gerisinde yine Narko- terör örgütü yani PKK vardır. Açılım sürecinde güvenlik güçlerinin ellerinin bağlanması terörle mücadeleye değil, uyuşturucu mafyasının işine yarıyor. ‘Cambaza bak’ misali, dikkatler yol kesme, bayrak indirme, molotoflu saldırılara dikkat çekilip uyuşturucu tarlaları ve ticaretinin yolu açılıyor. Yoksa mal tarlada çürüyecek. Acele etmeleri gerekli.”
Terör örgütü, uyuşturucu baronlarıyla el ele vermiş “Çözüm süreci”ni kendilerine göre kullanıyorlar. Uyanın beyler uyanın…

1996 yılında ne olmuştu:

4 Ağustos 1996 tarihinde Magosa sınır kapısındaki protestolar olmuş daha sonrasında ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) topraklarına geçerek sınırda asılı olan Türk Bayrağı'nı indirmeye çalışan Rum Solomos Solomou, Türk askerinin "Dur" emrini ve göndere tırmanırken yanından geçen uyarı ateşini dinlemeyip, eylemine devam etmesi ve akabinde bayrağı indirmek üzere iken boynundan vurularak öldürülmesiyle son bulmuştur.

 Olay kameralar tarafından saniye saniye görüntülenmiştir. Solomu bu eylemi gerçekleştirirken ağzında sigara olması dikkatleri çekmiş ve sigara üzerine yapılan incelemede uyuşturucu madde olduğu tespit edilmiştir.


Silvanda tutuklanan çocuğun babası isyan etti.

| 10 Haziran 2014 Salı |



Silvan’da tutuklanan çocuğun babası isyan etti

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde Lice’de yaşanan olayları protesto etmek amacıyla düzenlenen eylemlere katıldıkları gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alınan 3 kişiden küçük yaştaki B.M (14), Ş.T (17) savcılık tarafından tutuklandı. Tutuklanan Ş.T.’nin babası salih T., BDP’yi suçlayarak, “Bu çocukları yönlendiren BDP’nin ta kendisidir. Okul okuyacağına gelip buradadır. Buradan Ertuğrul Kürkçü’ye, Başbakan’a sesleniyorum. Gelin bu sorunları çözün” dedi.


Bayrak indirme reklamdı gerçek oldu.

| |

Diyarbakır'da PKK sempatizanı bir gösterici tarafından Türk Bayrağı'nın indirilmesi tüm yurtta protesto edildi.

Diyarbakır'da bir göstericinin önceki gün 2. Hava Kuvvet Komutanlığı'ndaki Türk Bayrağı'nı indirmesi tüm yurtta protesto edildi. İstanbul'daki gösterilerde Ülkücü bir grup genç, AK Parti'nin 30 Mart seçimlerinde kullandığı reklam filmine gönderme yaparak, etten duvar örüp bayrak dikti.

Türkiye dün geceyi ayakta geçirdi! Diyarbakır'da bir göstericinin Türk Bayrağı'nı indirmesiyle başlayan gerginlik sürüyor. Devletin zirvesinden ardarda sert açıklamalar gelirken Ülkü Ocakları, tüm yurtta bir dizi protesto gösterisi gerçekleştirdi. Ankara'da Kızılay'da yürüyüş yapılırken İstanbul'da da Mecidiyeköy'de toplanan gençler, Diyarbakır'da yaşanan olayları protesto etti.

AK PARTİ REKLAMINA GÖNDERME

İstanbul'daki gösterilerde binlerce genç Mecidiyeköy meydanında toplanırken bir grup gösterici de AK Parti'nin 30 Mart yerel seçimlerinde kullandığı reklam filmine gönderme yaptı. Yön tabelasında etten duvar ören gençler, Türk Bayrağı astı.

POLİS, GRUBUN ÖNÜNÜ KESTİ


Kalabalık grup, dün saat 21.00'de Mecidiyeköy'den Taksim'e doğru yürüyüşe geçti. Ancak yürümek isteyen kalabalık Şişli'ye doğru yürümeye başladı.

Halaskargazi Caddesi üzerinden Şişli Camii önüne kadar gelen grubun önü burada TOMA ve Çevik Kuvvet ekipleri tarafından kesildi.

Polis, toplanan kalabalığın Taksim'e yürüyüşüne izin verilmeyeceğini belirtti. Bunun üzerine, Şişli Camii önünde biriken kalabalık, önce tekbir getirdi, ardından İstiklal Marşı'nı söyledi.

"ÜLKÜCÜ YEMİNİ"

Ülkü Ocakları İstanbul Şube Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, yüksek bir noktaya çıkarak kalabalığa seslendi.

Konuşma sırasında grup sık sık tekbir getirdi. Yıldırım'ın konuşmasının ardından "Ülkücü Yemini" edildi. Kalabalık grup daha sonra 'Hükümet istifa', 'Hepimiz ölelim, bayrağımız yaşasın' sloganları attı.


Search

Labels