Labels

About Me

Haberi çeşitli kaynaklardan sorgular ve ziyaretcilerine en doğru haberleri paylaşır.Haberi kaynağına soracaksın... Habersor editoru
iş güvenliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iş güvenliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İnşaat'ta iskele çöktü müfettiş ile mühendis öldü.

| 13 Haziran 2014 Cuma |

Ankara'dan teftiş için gelmişlerdi.

Olay, merkez Melikgazi İlçesi Tacettinveli Mahallesi'ndeki Hassan Yapı'ya işyeri ve konut inşaatında meydana geldi. Ankara'dan gelen 25 iş müfettişinden biri olan Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Güvenliği Ankara Grup Başkanlığı'nda görevli ve 1 yıllık evli 29 yaşındaki Naci Ayvalıoğlu, firmanın inşaatı mühendisi Baki Güneş ile birlikte inşaatta denetleme yaptı.

DENETİM YAPARKEN İSKELE ÇÖKTÜ

İnşaatın 5'inci katındaki iskelenin çökmesi sonucu Müfettiş Ayvalıoğlu ve Güneş, 2'nci kattaki dükkanların olduğu bölümün terasına düştü.

OLAY YERİNDE HAYATLARINI KAYBETTİLER

Müfettiş Naci Ayvalıoğlu ile kendisine inşaatı gezdiren inşaat firmasında görevli mühendis Baki Güneş olay yerinde öldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
(Naci Ayvalıoğlu 1 yıl önce evlenmişti)


Gökdelen inşaatlarında korkunç tablo 100 işçi öldü.

| 10 Haziran 2014 Salı |

İş güvenliği yönünden risk taşıyan çok katlı bina inşaatları faciaya sebep oluyor. Gökdelen inşaatlarında yüksekten düşerek hayatını kaybeden işçi sayısı korkunç boyutlara ulaştı.

Son yıllarda birbiri ardına yükselen lüks konut projelerinde hayatını kaybeden işçi sayısı, beş ayda 100′ü buldu. Son 10 yıllık verilere göre iş kazalarının yüzde 10′u, ölümlü iş kazalarının ise yüzde 31′i inşaat sektöründe meydana geliyor. 2014 yılının ilk beş ayında gökdelen inşaatlarından düşerek hayatını kaybedenlerin sayısı 97′ye ulaştı. Geçen cumartesi günü İstanbul Kartal’da üç inşaat işçisi, üzerine çıktıkları iskelenin çökmesi sonucu 16. kattan düşerek can verdi. Bunlarla birlikte, yüksek binalardan düşerek hayatını kaybedenlerin sayısı 100′e çıktı. En çok yüksekten düşme kazası, prestijli projelerin yer aldığı İstanbul’da meydana geliyor.

İzmir Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu, prestijli konut projelerindeki dramatik işçi ölümlerini araştırdı. Düzenlenen rapora göre inşaatlarda ölümlü iş kazaları, bu yılın ilk beş ayında artış gösterdi, Türkiye genelindeki inşaatlarda 97 işçi hayatını kaybetti. İnşaatlardaki ölümler, en çok yüksekten düşme sonucu meydana geldi. Komisyon Başkanı Dr. Hakan Toksöz, büyük umutlarla çıkarılan yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yayınlanmasına ve birçok maddesi yürürlüğe girmesine rağmen inşaatlarda kazalar ve ölümlerin azalmadığına dikkat çekti.

 Büyük inşaat projelerinde bile iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğunu belirten Dr. Toksöz, “Prestijli projelerle dikkat çeken inşaat sektörü, iş güvenliğinde sınıfta kaldı. Son yıllarda inşaat sektörü, büyümesiyle doğru orantılı bir şekilde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda başarılı bir grafik çizemedi. İnşaat teknolojisinde önemli gelişmeler olmasına rağmen alınmayan basit önlemler nedeniyle ölümcül iş kazaları bu sektörde artarak devam etti. Yaşanan ölümler, büyük reklamlarla tanıtılan inşaat projelerinde her türlü lüks düşünülmesine rağmen işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğunu gösteriyor. Nitekim yapılan incelemelerde, ölümlerin önlenebilir olduğu tespit ediliyor.” diye konuştu.

 Toksöz’ün verdiği bilgilere göre büyük projelerde işin çabuk bitirilme baskısı, ölümlü iş kazalarını arttırıyor. Gereken iş güvenliği önlemleri alınmadan işe başlanıyor ve sürdürülüyor. İşçilerin çalışma kapasiteleri zorlanıyor, vardiyalı çalışma kurallarına uyulmuyor. Madende olduğu gibi inşaat projelerini yapan şirketler de birçok işi taşeron şirketlere veriyor. Taşeronlar da işi ucuza kapatmak için iş güvenliğini gözardı ediyor.
‘İNŞAATLARDA PLANLI DENETİM YOĞUNLAŞTIRILMALI’
Dr. Toksöz, inşaatlarda ölümlü iş kazalarını önlemek için şu önerilerde bulunuyor: “İş teftiş kurumu planlı denetimleri inşaat sektörüne daha çok yoğunlaşmalı. Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile ilgili yönetmelikler, sosyal tarafların da desteğini alarak yeniden düzenlenmeli. Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB)’ne çekidüzen getirilmeli. İnşaatlarda taşeron şirketlerin çalıştırılması konusu, her açıdan tekrar incelenip düzenlenmeli. Taşeron veya sigortasız işçi çalıştıranlara karşı verilecek cezalar caydırıcı olmalı. İnşaat işçilerinin sosyal hakları verilmeli. Taşeron şirketlerde çalışan işçiler, sosyal haklarına kavuşmalı. İnşaat işçilerinin örgütlenmesi ve bu alanda sendika kurmasının önü açılmalı. Yasada olmasına rağmen yaygın olarak uygulanmayan iş durdurma, inşaatlarda da uygulanabilir mekanizmaya kavuşturulmalı.”


3 işçinin öldüğü İnşaat'ın iş güvenliği uzmanı tutuklandı.

| 3 Haziran 2014 Salı |

O inşaatın iş güvenliği uzmanı tutuklandı

Kartal’da MG inşaat firmasının yüklenicisi olduğu inşaatın 16. katında iskelenin çökmesi sonucu üç işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmada inşaatın iş güvenliği uzmanı 24 yaşındaki tekstil mühendisi Erhan Eryılmaz ihmali davranışla kasten adam öldürme suçundan tutuklandı.

Savunmasında kendisinin C sınıfı iş güvenliği uzmanı olduğunu belirten şüpheli, asıl sorumlunun A sınıfı iş güvenliği uzmanı olan Beyhan Seren olduğunu ileri sürmesine rağmen tutuklanmaktan kurtulamadı.Şüpheli olay günü emniyet kemeri ve diğer donanımların ölen işçilere de teslim edildiğini, kullanmamalarının kendi kusurları olduğunu da ileri sürdü.

Olay iki gün önce Kartal’da bulunan 16 katlı bir inşaatta meydana geldi. İnşaatın 16. katında çalışan işçiler Hasan Doğan (53), Salih Karayalı ve Sinan Doğan (22) iskelenin çökmesi ile 16 kat aşağı düşerek beton zemine çakıldı. Olayı gören diğer işçilerin durumu bildirdiği sağlık ekipleri 3 işçinin de olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerine gelen savcı yaptığı inceleme sonrası soruşturma başlattı.

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI TUTUKLANDI
Gazeteport'un edindiği bilgilere göre; olayın ardından inşaatın yüklenici firması olan MG inşaat firmasına bağlı olarak  o gün bulunan C sınıfı iş güvenliği uzmanı 24 yaşındaki tekstil mühendisi Erhan Eryılmaz gözaltına alındı. Anadolu Adliyesi’nde savcılğa verdiği ifadenin ardından nöbetçi sulh ceza mahkemesine sevk edilen Erhan Eryılmaz savunmasında 6331 sayılı kanun gereğince inşaat işleri çok tehlikeli işlerden sayıldığından resmi olarak A sınıfı iş güvenliği uzmanının inşaatta bulunması gerektiğini ileri sürerek şöyle ifade verdi:

“İnşaatın A sınıfı güvenlik uzmanı Beyhan Seren’dir. Ancak kendisi haftada bir inşaata gelmektedir. Ben her gün inşaatta bulunmaktayım. Ben C sınıfı iş güvenliği uzmanı olduğum için sahanın gezilmesi, evrak işleri ve kişisel koruyucu donanımların teslimi ile görevliyim. Kişisel koruyucu donanıma ilişkin gerekli emniyet kemeri ve diğer donanımlar ölen işçiler dahil her kese teslim edilmiştir. Buna ilişkin tutanaklar dosyada mevcuttur. Emniyet kemeri ve diğer donanımları kullanmak işçilerin kendi sorumluluğundadır. Takmadıkları takdirde bu işçiler uyarılır bu uyarıyı tüm teknik personel yapabilmektedir. Kazanın olduğu gün yağmur yağıyordu. Yağmur nedeniyle işçiler inşaata çıktı ve daha sonra indi. Öğlen 12.13.00 arasıydı. Ben yemek yiyordum. O esnada sesler geldi. Ben de dışarı çıktım, olay mahallinde üç işçinin inşaattan düşerek vefat ettiğini gördüm. Ben C sınıfı iş güvenliği uzmanı olmam ve kişisel koruyucu donanımların kullanımının işçilerin sorumluluğunda olması ve diğer nedenlerden dolayı benim bu kazada kusurum yoktur. Bu konudaki düzenlemelere göre iş güvenliği konusunda üzerime düşen görevleri yaptım”

Şüphelinin ifadesi ardından hakim dosyada kaza ile ilişkin bilirkişi raporu olmamasına karşın, şüphelinin kazanın meydana geldiği inşaatta iş güvenliği uzmanı olarak görev yapması nedeniyle kusurlu olduğu konusunda kuvvetli şüphenin bulunması nedeniyle tutuklanmasına karar verdi.


Napolyon musun,patron mu belli değil!

| 24 Mayıs 2014 Cumartesi |

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulamaları ile ilgili yaptırdığı, Soma faciasından hemen önce tamamlanan anket çalışması, iş kazalarının süpriz olmadığını ortaya koydu.


YÜZDE 79'U 'EVET' DEDİ

İşverenler, kanundaki güvenlik önlemlerinin alınmamasının en önemli nedenini “maliyet” olarak açıklarken, ankette, katılımcılara yöneltilen en çarpıcı sorulardan biri, “İş kazalarının yüzde 98, meslek hastalıklarının yüzde 100 engellenebilir olduğunu biliyor musunuz” sorusu oldu. Katılımcıların yüzde 79,2’si bu soruya, “evet” yanıtını verdi. Verilen diğer yanıtlar, 2012’de yürürlüğe giren kanunun geçen 2 yılda uygulanamadığını ortaya koydu.

22 KAMU, 9 ÖZEL ŞİRKET KATILDI

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve bu ayın başında tamamlanan ankette, 2012’de yürürlüğe giren kanunun uygulanması ile ilgili sorunlar tespit edildi. Ankete; TOBB, Orman Bakanlığı, TESK, çevre bakanlığı, TİM, Sağlık Bakanlığı, TÜSİAD, TİSK, Türk-İş, TZOB, KOSGEB, İş Kur gibi kurum ve kuruluşlar katılırken, bu kurum ve kuruluşlardan toplam 1056 kişiye yöneltilen soruların yanıtları değerlendirmeye alındı. Ankete 22 kamu, 9 özel sektör kurum ve kuruluşu katıldı.

EN BÜYÜK GEREKÇE MALİYET

Katılımcıların yüzde 50’si işyerlerinde kanunun olumlu etkisini gördüklerini belirtirken, yüzde 50’si hiçbir değişiklik olmadığını bildirdi. Yüzde 25’i ise kanunun olumsuz etkisini hissettiklerini bildirdi. Katılımcılardan yüzde 10’u kanunun, “uygulanamaz” olduğunu kaydederken, yüzde 55’i kısmen uygulanabileceğini bildirdi. Bu görüşe en önemli neden olarak, “maliyetlerin yükselmesini” gösterildi. Ankete katılanların yüzde 40’ı “maliyet”, yüzde 22’si “uzman eksikliği”, yüzde 17’si “geçiş süresinin yetersizliği”, yüzde 27’si “bilgi yetersizliği”ni ilk sırada gösterdi.

"BİLİYORUM AMA YAPMADIM"

Şirketlerin yüzde 45’i işyeri hekiminin olmadığını, yüzde 35’i güvenlik uzmanının bulunmadığını, yüzde 52’si destek elemanı görevlendirmediğini, yüzde 56’sı iş sağlığı güvenlik birimi kurulmadığını bildirdi. Yüzde 65’i ise, “ramak kala raporu” adlı acil durum raporunun hiç hazırlanmadığını ifade etti. Buna karşılık yüzde 85’i yasal zorunluluklarını da bildiğini kaydetti.

ÇALIŞANLARIN GÖRÜŞLERİ ALINMIYOR

Katılımcıların yüzde 72’si çalışanların eğitim, yüzde 72’si sağlık gözetimi, yüzde 69’u çalışma koşullarının iyileştirilmesi taleplerinin olmadığını savunurken, yüzde 75’i iş güvenliği konusunda çalışanların görüşlerinin alınmadığını bildirdi. Katılımcıların yüzde 60’ı, taşeronların yasal yükümlülüklerini bilmediğini kaydederken, yüzde 50’si kaza önleme politikası olmadığını bildirdi.

YÜZDE 98 ÖNLENEBİLİR

Katılımcılara yöneltilen en çarpıcı sorulardan biri, “İş kazalarının yüzde 98, meslek hastalıklarının yüzde 100 engellenebilir olduğunu biliyor musunuz” sorusu oldu. Katılımcıların yüzde 79,2’si bu soruya “evet” yanıtını verdi.


Sensör 'ölüm' dedi, patron 'kömür' dedi!

| 23 Mayıs 2014 Cuma |

Facianın 8 gün öncesinden bağıra bağıra geldiği belgelendi.


Soma’da 301 madencinin şehit olduğu facianın göz göre geldiği, madende bin 400 metre derinliğe inerek incelemede bulunan ilk bilirkişi raporuyla ortaya konuldu. STAR’ın ulaştığı bilirkişi raporunda, madendeki yangın izleriyle tespit edildi. Kömür yanması soncu insan sağlığına zararlı karbonmonoksitin açığa çıktığı anlatılan raporda, karbonmonoksit ve karbondioksitin de 48 adet sensörle kontrol edildiği belirtilerek, 8 Mayıs’dan itibaren  karbonmonoksit oranını ölçen H3 panosundaki 490 numaralı sensörde, olay günü 13 Mayıs’a kadar  yükselişin tespit edildiği kayda geçirildi. Raporda, 50 PPM üzerinde karbonmonoksit bulunan ortamlarda çalışılamayacağı vurgulanarak, 470 nolu sensörde bu oranın 500  PPM’nin üzerinde çıktığı anlatıldı.

Kablolar bir bir yanmış

Bin metrede U2 elektrik trafosunun elektrik bilirkişisi Prof. Dr. Eyüp Akpınar tarafından detaylı incelemesinin yapıldığı; daha derine gidildikçe yangının ilk belirtisi olan taşıma bandının komple yandığı, yanmaya bağlı taşlarda siyahlıkların olduğu, tahta tahkimatların yanması üzerine taşların yer yer tabana düştüğü tespit edildi. Raporda taşıma bandının en son yandığı kısma kadar elektrik kablolarının dış yüzeylerinin de içerisindeki bakır kablo görünecek şekilde yandığı, ileri gidildikçe sürekli devam ettiği kaydedildi. “İlerilere gidildikçe kısım kısım göçüklerin bulunduğu, madenin üst ve yanlarında bulunan tahta tahkimatların yanık olduğu” ifadelerine yer verildi.

Mart ayından beri yanıyor

Raporda, madende yangının Mart ayında başladığı ve kül takviyesi yapıldığı belirtilerek şöyle denildi: “Nezaretçi defterinin 10/01/2014, 25/01/2014, 09/02/2014, 24/02/2014, 10/03/2014, 25/03/2014, 09/04/2014, 24/04/2014 ve 09/05/2014 tarihlerinde işlendiği, yazılan hususlar içerisinde sadece 24/02/2014 tarihinde H panosu yarı mekanize ayaktaki karbonmonoksit artışı nedeniyle ayağın barajlandığı ve kül verme işlemine başlandığı, 10/03/2014 tarihinde kül verme işleminin devam ettiği, 09/05/2014 tarihinde de tekrar açılmak üzere H panosunun temizlenmeye başlandığı notu dışında havalandırma ve ocak gazlarına ilişkin herhangi bir uyarıya yer verilmediği anlaşılmaktadır.“

50 PPM üzerinde işçi çalışamaz

Raporda, 50 PPM üzerinde karbonmonoksit bulunan ortamlarda çalışılamayacağı vurgulanarak, bu oranın 500  PPM’nin üzerinde çıktığı anlatıldı. Raporda, “Maden işletmelerinde iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğine göre yüzde 19 oksijen değeri altında maksimum %0,5 karbondioksit ve maksimum 50 PPM üzerinde karbonmonoksit bulunan ortamlarda çalışılamaz” denildi

10 kat fazla zehir

RAPORDAN:  “Bu parametrelerin izlenmesi ile kömürün kendiliğinden yanmasının tespit ve takip edilmesi mümkündür. Bu amaçla yeraltı maden işletmeleri adı geçen gazların ölçülmesi için sensörler ile donatılmalıdır. Olayın meydana geldiği madende, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen resmi belgelerde yapılan incelemelerde, 19 adet karbonmonoksit (CO) , 1 adet karbondioksit (CO2), 19 adet metan (CH4) ve 9 adet oksijen (O2) olmak üzere toplam 48 adet uzaktan algılama sensörleri ocağın değişik bölgelerine konuşlandırılmıştır.



Bütün sensörler alarm vermiş

 Kömürün kendiliğinden yanmasını belirleyen karbonmonoksit gazı tarafımıza iletilen veriler üzerinde yapılan 2014 yılı Mart ayından, kazanın meydana geldiği 13/05/2014 tarihine kadar incelemelerde, özellikle S panosu S3 klasik ayak hava çıkışında bulunan sensörde (470 numaralı sensör) madenlerde izin verilen azami konsantrasyon olan 50 PPM’in üzerinde çok sayıda ölçüm kaydı olduğu tespit edilmiştir. (ölçüm cihazı 500 PPM’in üzerinde göstermektedir.) Yüksek içerikli karbonmonoksit kömürünün kendiliğinden yanmasının en önemli göstergesidir. Aynı durumu H panosu H3 yarı mekanize hava çıkışında bulunan sensörde (490 numaralı sensör) de 08/05/2014 ile 13/05/2014 tarihleri arasında görülmektedir. Benzer durumlar aynı tarih aralıklarında 536 numaralı sensör ile, anayol 140 ayak hava çıkış sensöründe (415 numaralı sensör) de tespit edilmiştir.”

ŞİRKETİN TARTIŞILAN YETKİ BELGESİ

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’de patronların, şirketin işleriyle ilgili tüm sorumluluğu Genel Müdür Ramazan Doğru’ya devredildiğine ilişkin belgede iş sağlığı ve güvenliği açısından her türlü sorumluluğun Ramazan Doğru’da olduğu, Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın ise resmi dairelerden bankalara kadar diğer işlemlerden sorumlu olduğu kaydediliyor. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan savcılık ifadesinde, şirketin işleriyle ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek tüm yetkinin Genel Müdür Ramazan Doğru’ya devredildiğine ilişkin belge sunmuştu. Ramazan Doğru ise belgenin sahte olduğunu ve belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunmuştu. 19 Mayıs’ta dosyaya giren iki belgeden biri, şirketin 24 Aralık 2013 tarihli Yönetim Kurulu Kararı. Diğer belge ise bu kararın Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderildiğine ilişkin yazı. İlk belgede, yönetim kurulu üyelerinin şirket merkezinde toplanarak, Yönetim Kurulu Başkanlığına Can Gürkan, Yönetim Kurulu üyeliğine ise Mustafa Yiğit ve Ramazan Doğru’nun getirildiği, Finans Grup Başkanlığına ise Ayşegül Şenes’in getirildiği belirtiliyor.



Star Gazete


Yaşam odaları Türkiye’de neden zorunlu değil?

| 17 Mayıs 2014 Cumartesi |

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e, ““Çocuk işçilere ağır iş izni vermek için yönetmeliği neden değiştirdiniz. Kaçış Odaları neden Türkiye’de zorunlu değil? 

ILO’nun 176 Numaralı Sözleşmesi 19 yıldır neden imzalanmıyor? SGK Başkan Yardımcısı inceleme dahi yapılmadan neden hemen ‘iş kazası’ açıklaması yaptı? Yapacağınız incelemede, madenin açılışını Enerji Bakanı’nın yapmış olması tarafsızlığınızı etkileyecek mi?” diye sordu.

CHP’li Umut Oran, Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesi sundu. Soma Holding İştiraki Soma Kömür İşletmeleri madeninde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen faciada yüzlerce madencinin yaşamını yitirdiğini anımsatan Oran önergesinde şu soruları yöneltti:

Maden hakkında önceden gelen ihbar var mı?

- Soma Holding İştiraki Soma Kömür İşletmeleri madeni için 13 Mayıs 2014 tarihi öncesinde size ulaşan herhangi bir şikâyet, ihbar var mıdır, varsa bunlar hakkında hangi işlemleri tesis ettiniz?

- Bakanlık birimleriniz bu işletmede son olarak hangi tarihte denetleme yaptı ve inceleme soncunda yazılan raporun sonuç bölümü nedir, burada saptanan eksiklikler var mıdır?

Kaçış Odaları Türkiye’de neden zorunlu değil?

- Tüm dünyada, Çin’de dahi kullanımı zorunlu olan Kaçış-Yaşam Odaları’nın (Rescue Chamber) Türkiye’de de madenlerde zorunlu hale getirilmesi için niçin hiçbir adım atmadınız? İlgili şirketler bu konuda sizinle ne zaman temasa geçti, kendilerine hangi tarihte hangi yanıtı verdiniz? Enerji Bakanlığı ve bakanlığınızın ilgisizliği nedeniyle Kaçış Odaları’nın Maden Yönetmeliğinde zorunlu hale getirilmesi konusunda ilerleme sağlanamadığı bilgisi doğru mudur?

ILO Sözleşmesi 19 yıldır neden imzalanmıyor?

- Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesini” 12 yılı sizin hükümetiniz olmak üzere toplamda 19 yıldır neden imzalamamaktadır? Sözleşmenin imzalanmamasının nedenleri arasında maden sahiplerine ve hükümete önemli sorumluluklar getirmesi de yer almakta mıdır?

SGK Başkan Yardımcısı nereden biliyor?

- SGK Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca, henüz olay hakkında herhangi bir öninceleme dahi yapılmamışken “Bu iş kazası olayıdır” açıklamasını neden yaptı?

Tarafsızlığınızı etkileyecek mi?

- Söz konusu madenin açılışını Sayın Enerji Bakanı’nın yapmış olması, bu facia sonrası yapacağınız incelemenin tarafsızlığını zedeleyecek mi?

Çocuklara ağır iş yolunu açan yönetmelik değişikliği

- Çocuk ve Genç İşçilerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. Maddesinin 5. Fıkrasında, 25 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan değişikliği yaparak 16 yaşını dolduran çocukların da ağır işlerde çalışmasının önünü açmanızın gerekçesi nedir?

- Bu değişiklik nedeniyle çocuk-genç işçilerin ölüm sayısının arttığı doğru mudur? 2003 yılı başından bu yana iş kazalarında yaşamlarını yitirenlerin yaşları ve kazaların yaşandığı illere ve yıllara göre dağılımı nedir?


Türkiye de madencilerin kaderi hep ölüm olmuş

| 13 Mayıs 2014 Salı |

Türkiye'de maden ocağı kazalarında bugüne kadar 3 binden fazla işçi hayatını kaybederken, 1992'de meydan gelen ve 263 işçinin hayatını kaybettiği grizu faciası en fazla kayıp verilen kaza oldu.

Türkiye ‘de, 1941 yılından bu yana maden ocağı kazalarında 3 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. En fazla kayıp verilen kaza, 1992′de 263 kişinin öldüğü Zonguldak’ın Kozlu ilçesindeki grizu faciası oldu.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 1941′den bugüne kadar Türkiye’nin birçok bölgesinde yer alan kömür ve diğer maden ocaklarında yaşanan, pek çoğu grizu patlaması, göçük ve yangından kaynaklı olmak üzere iş kazalarında 3 binden fazla işçi hayatını kaybetti. Bu kazalarda 100 bini aşkın kişi ise yaralandı.

Grizu faciasında 263 işçi hayatını kaybetti
Ülkede en büyük maden faciası, 1992′de Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde yer alan Türkiye Taş Kömürü İşletmesine bağlı kömür ocağında meydana geldi. Buradaki grizu patlamasında 263 işçi hayatını kaybetmişti.
Türkiye İstatistik Kurumunca geçen mart ayında yayınlanan ve iş kazalarının sektörel dağılımının yer aldığı rapora göre, Türkiye’de iş kazalarının en fazla yaşandığı sektör, “maden ve taş ocakçılığı” olarak belirlendi.
Geçen yıl iş kazalarının yüzde 10,4′ünün madencilik ve taş ocağı sektöründe görüldüğü tespit edildi. Elektrik, gaz, buhar, su ve kanalizasyon sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı yüzde 5,2; inşaat sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.
Türkiye’de şimdiye kadar yaşanan bazı maden ocağı kazaları şöyle:
7 Mart 1983: Armutçuk’ta grizu patlaması (103 ölü).
10 Nisan 1983: Kozlu’da grizu patlaması (10 ölü).
31 Ocak 1987: Kozlu’da göçük (8 ölü).
31 Ocak 1990: Bartın’ın Amasra ilçesinde grizu patlaması (5 ölü).
7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik’te grizu patlaması (68 ölü).
3 Mart 1992: Kozlu’da grizu patlaması (263 ölü).
26 Mart 1995: Yozgat’ın Sorgun ilçesinde grizu patlaması (37 ölü).
22 Kasım 2003: Karaman’ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması (10 ölü).
8 Eylül 2004: Kastamonu’nun Küre ilçesinde yangın (19 ölü).
2 Haziran 2006: Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde grizu patlaması (17 ölü).
10 Aralık 2009: Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması (19 ölü).
17 Mayıs 2010: Zonguldak’ta grizu patlaması (30 ölü).
8 Ocak 2013: Kozlu’da grizu patlaması (8 ölü).


Search

Labels